Termik santral yeniden mi hortluyor?

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Amasra Şube Başkanı Birol Yalçın, Hattat Enerji ve Maden A.Ş (HEMA) tarafından Tarlaağzı'na yapılmak istenen Lavvar Tesisiyle ilgili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca verilen 'ÇED gerekli değildir' kararının hukuka uygun olmadığını ifade etti. Lavvar gibi tesislerin termik santralin parçası olduğu ve ayrı ayrı çevresel etki değerlendirmesi yapılamayacağı gerekçesiyle Danıştay ve İdare Mahkemesinin daha önce 'ÇED Gerekli Değildir' kararlarını iptal ettiğini hatırlatan Başkan Yalçın, lavvar tesislerinde çevreye ve doğaya ciddi zararlar verebilecek nitelikte ağır metaller içeren atıklar çıktığını kaydetti. HEMA'nın 17 yıldır kömür çıkarmadığına da dikkat çeken Yalçın, şirketin aynı zamanda kömür çıkarımında bölge insanını değil, Çinli işçileri çalıştıracağı duyumlarını aldıklarını da kaydetti.

Termik santral yeniden mi hortluyor?

YALÇIN: “LAVVAR TESİSİ TERMİK SANTRALİN BİR PARÇASI”

 

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Amasra Şube Başkanı Birol Yalçın,   Hattat Enerji ve Maden A.Ş (HEMA) tarafından Tarlaağzı’na yapılmak istenen Lavvar Tesisiyle ilgili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca verilen “ÇED gerekli değildir” kararıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. HEMA’nın 17 yıldır Amasra-B sahasında kömür çıkarmadığını ve binlerce işçi istihdamı şöyle dursun, termik santral “ÇED Olumlu” kararının ardından işçi kıyımına gittiğini hatırlatan Başkan Yalçın, “Amasra İlçemizde termik santral kurmayı planlayan; ancak tarafımızın da işçi örgütü olarak destek verdiği Amasra ve Bartın halkının mücadelesi ve hukuk karşısında bu planları gerçekleştiremeyen HATTAT Holdingin gelinen süreçte tekrar eski söylemine geri döndüğü ve bölgemizden sadece kömür çıkartmayı planladığı geçtiğimiz günlerde yerel basında sıkça yer bulmuştur. Adı geçen şirket bahsettiğimiz üzere daha önce de bölgeden kömür çıkaracağını, bu kömürü ülke ekonomisine kazandıracağını, kömür üretim tesislerinde binlerce işçi istihdam edeceğini vaat etmiş; ne var ki gelinen süreçte bu vaatlerin hiçbirini yerine getirmediği gibi bu şirket tarafından Türkiye Taşkömürü Kurumundan kiralanan Amasra-B kömür sahasından 17 yılda 1 kilogram dahi kömür çıkartılmamış, bu sahayla ilgili TTK ile yapılan rödevans sözleşmesi gereği TTK’ya ödenmesi gereken bedeller ödenmemiş, şirket bünyesinde çalışan işçiler mağdur edilmiş, çift asgari ücretler uzun süre ödenmemiş ve bu konuda her türlü zorluk çıkarılmış ve bu nedenle grevler yapılmış, binlerce işçi istihdamı şöyle dursun, termik santral “ÇED Olumlu” kararının ardından 2016 yılında adeta işçi kıyımına gidilmiş ve yüzlerce işçi işten çıkarılmıştır” dedi.

“Termik santral ÇED başvurusunu yeniden yaptı”

HEMA’nın mahkemelerin iptal kararlarından sonra yeniden termik santral ÇED başvurusu yaptığı ve bu başvurunun Bakanlıkta beklediğine dikkat çeken Birol Yalçın şöyle devam etti:

“Hatta daha önce kömür çıkaracağını beyan eden şirket yönetim kurulu başkanı daha sonra “Ben kömürcü Mehmet Ağa değilim, endüstriciyim” şeklinde beyanda bulunarak kömür üretimi yapan emekçileri aşağılamış, bununla birlikte kömür çıkarma vaatlerinin göstermelik olduğunu ve asıl niyetlerinin termik santral kurmak olduğunu açık bir şeklide ifade etmiştir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında HATTAT Holdingin, mahkemelerin iptal kararlarından sonra yeniden yaptığı termik santral ÇED başvurusu beklemekteyken şimdi ise aynı şirketin tekrar kömür çıkarma, Çinli ortak getirme, işçi istihdamı söylemleriyle yeniden hamleler yaptığı tarafımızca duyulmaktadır. Bu noktada şirketin en somut adımlarından birisi ise kurmayı planladığı Lavvar tesisine ilişkin Çevre Şehircilik ve İlklim Değişikliği İl Müdürlüğünden aldığı “ÇED Gerekli Değildir” kararıdır.

“Lavvar için verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararı hukuka uygun değil”

Öncelikle yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere hali hazırda Çevre Bakanlığında HATTAT Holdingin yeniden yaptığı termik santral ÇED başvurusu bulunmaktayken Lavvar tesisine ilişkin “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmesi daha önceki Danıştay ve İdare Mahkemesi kararlarını açık bir şekilde görmezden gelmektir. Mahkemelerce Lavvar gibi Termik Santralin parçalarından biri olan tesislerin çevresel etki değerlendirmelerinin ayrı ayrı yapılamayacağı defalarca belirtilmiş ve bu şekilde verilen ÇED Gerekli Değildir kararları iptal edilmiştir. Dolayısıyla Lavvar tesisine ilişkin verilen bu kararın hukuka uygun olduğundan söz edilmesi oldukça güçtür.

“Lavvarda çevreye ciddi zararlar verebilecek atıklar çıkmaktadır”

 Öte yandan Lavvar Tesisi Kömür madenciliğinde kömürü yıkama, hazırlama ve zenginleştirme için kullanılan bir tesistir. Bölgemizden çıkarılan taşkömürünün verimli hale getirilebilmesi için belirtilen yıkama, hazırlama ve zenginleştirme işlemlerinden geçirilmesi gerekmektedir. Bunun için de Lavvar tesisi olmazsa olmazdır. Ne var ki Lavvar tesisinde bahsi geçen işlemler neticesinde içerisinde çevreye ve doğaya ciddi zararlar verebilecek nitelikte ağır metaller içeren atıklar çıkmaktadır. Dolayısıyla Lavvar tesisinin çevreye etkileri noktasında nasıl çalıştırılacağı, atıklarının ne şekilde muhafaza edileceği gibi hususlar çok iyi bir şekilde analiz edilerek değerlendirilme yapılmalıdır. Tüm bunlara karşın ilgili idarenin böyle önemli bir konuda “ÇED Gerekli Değildir” şeklinde karar vermesi madenciliğin içerisinden gelen işçi örgütü olarak tarafımızca doğru bulunmamaktadır.

“Kömürün bölgemiz insanınca değil, Çinlilerce çıkarılacağını duyuyoruz”

Ayrıca yine bu şirketin daha önce de olduğu gibi bir Çinli firmayla kömür üretimi için ortaklık kurduğu söylentileri ve kömür üretiminde Çinli işçilerin çalıştırılacağı duyumları tarafımızca alınmıştır. Belirtmek gerekir ki; bu şirketçe kömür üretimi yapılacak ise bunun yabancı işçiler tarafından değil; öncelikle işten attığı ve işe iade davalarını kazanmalarına rağmen işe geri alınmayan yüzlerce işçinin istihdamı ile sağlanması gerekmektedir.

“Kömür çıkaracağına inancımız yok”

Ancak belirtmek gerekir ki daha önce verdiği hiçbir vaadi yerine getirmeyen, bölgemizde kömür üretimi değil, termik santral kurmayı planlayan, 17 yıldır 1 kilo kömür dahi çıkarmayan, işçileri önce mağdur edip sonra kapı önüne koyan, bu nedenle yüzlerce işçinin memleketinden kopup diğer illere göçüne sebep olan şirket tarafından bölgemizde bulunan taşkömürünün çıkarılacağına dair hiçbir inancımız yoktur. Amasra İlçemizdeki taşkömürü rezervi bölgemizin ve ülkemizin çok önemli bir yer altı zenginliğidir. Bu cevherin yer üstüne çıkarılması ve ülke ekonomisine kazandırılması gerektiği noktasında kuşku yoktur.  Fakat taşkömürümüzün ülkemiz ekonomisine kazandırılmasının işin ehliyle sağlanabileceği de şüphesizdir. İşin ehli ise 50 yılı aşkın süredir bu bölgede madencilik faaliyetini alnının akıyla sürdüren devletimize bağlı Türkiye Taşkömürü Kurumudur.

“Bölgemizdeki kömür TTK tarafından çıkarılmalı”

 Bu gerekçelerle bölgemizin en büyük işçi örgütü olan Genel Maden İşçileri Sendikası olarak maden işçilerimizin sesini dile getiriyor ve bölgemizdeki taşkömürünün; Özel sektörün ne yaptığı belirsiz çalışma ortamında değil; kamu kurumunun sağladığı iş güvenliği altında,  kömürün Çinli işçiler eliyle değil; yöre evlatlarımızın emeğiyle çıkarıldığı, işçinin alın terinin çalınıp patronun cebine doldurulduğu değil; alın terinin karşılığının emekçiye ödendiği,  işçilerin kapı önüne konulduğu değil; Buradan kazandığıyla geçindiği  ve günü gelince tüm haklarını alarak emekli olduğu, Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından çıkartılması gerektiğini daha önce de olduğu gibi bir kez daha ifade ediyoruz.

“Amasra-B sahası TTK’ya devredilmeli”

Bununla birlikte defaatle dile getirdiğimiz şekilde 17 yıldır hiçbir kömür üretimi yapılmayan Amasra-B sahasının da Türkiye Taşkömürü Kurumuna iadesinin, buranın kullanımı ile ilgili rödevans sözleşmesinin tüm şartlarının yerine getirilmesinin ve şirketin devletimize olan tüm borçlarını ödemesinin gerektiğini de yineliyoruz.  Öte yandan Türkiye Taşkömürü Kurumunun adı geçen şirkete devri gibi bir hususu kimsenin aklının ucundan dahi geçirmemeye davet ediyor, Bu konuda atılacak herhangi bir adımda; Karşılarında Maden işçilerini bulacaklarını hatırlatıyoruz. Amasra-B Sahası TTK’ya devredilsin,  Türkiye Taşkömürü Kurumuna maden işçisi alınsın, üretim artsın, Stratejik Önemi Olan Taşkömürümüz ülke ekonomimize kazandırılsın.”