TTK'NIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ YİNE GÜNDEMDE

Gözler torba yasada

TTK'NIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ YİNE GÜNDEMDE

 

 

Nurdan Eroğlu

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu bir basın açıklaması yaparak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) özelleştirilmesini sağlayacak olan Torba Yasa düzenlemesine karşı çıktı. CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya da  konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu “zarar ediyor” gerekçesiyle gözden çıkaranlar; bugün özelleştirilmesi ve nihayetinde kapanması için son hamleyi yapmaya hazırlanmaktadır” dedi.

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu bir basın açıklaması yaparak Amasra İşletmesi de dahil olmak üzere Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı işletmeler  ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) özelleştirilmesini sağlayacak olan Torba Yasa düzenlemesine karşı çıktı. Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, TKİ’nin özelleştirilmesi ve TTK’daki taşeron uygulamaları sırasında yaşanan iş cinayetleri hatırlatılarak artık bu uygulamalardan topyekun vazgeçilmesi beklenirken bu yeni düzenleme ile adeta yeni iş cinayetlerinin önünün açılmak istendiği belirtildi ve Torba Yasadaki bu değişiklikten derhal vazgeçilmesi istendi. 

TASARININ 58. MADDESİ

GMİS’in yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi; 

“27.09.2017 tarihli “Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilerek 3213 sayılı Maden Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmak istenmektedir. Kanun Tasarısı Madde 58; 3213 sayılı Kanunun Ek-1’inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir" denilmektedir. Tasarının 58. Maddesinde, 3213 sayılı Kanunun Ek-1 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen değişikliğin gerekçesinde; Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye ve bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye yetkili kılınarak böylelikle; atıl vaziyetteki sahaların ekonomik, güvenli ve rantabl şeklinde değerlendirilmesine olanak sağlanacağı belirtilmektedir. Ayrıca rödövans süreleri kısıtlı olduğundan dolayı iş sağlığı ve güvenliğine yönelik uzun vadeli modern teknolojiye uygun yatırımların yapılamadığı, bu düzenleme ile belirtilen gerekçelere göre uzun vadeli yatırım yapılabilmesinin önünün açılacağı savunulmaktadır.

BÖLGENİN BİLİNEN REZERVİ 1,3 MİLYAR TON

Zonguldak kömür havzası 170 yıllık üretim kültürüne sahiptir. Havzada 1848–1940 yılları arasında yerli, yabancı ve özel işletmeciler tarafından değişik adlar altında kesintisiz olarak üretim yapılmıştır. 1924 yılı sonrası kamu işletmeciliği artarak havza 1940’dan sonra tamamen devletleştirilmiştir. Taşkömürü, sadece Zonguldak bölgemizde olup bilinen rezerv 1,3 milyar tondur. Türkiye Taşkömürü Kurumunun yıllık üretim kapasitesi 5 milyon ton olup ülkemizin taşkömürü ihtiyacının önemli bir kısmını Zonguldak havzasından karşılamak mümkündür. Taşkömürü, koklaşabilir özelliği ile demir-çelik sektörünün ana girdisi olup sadece bu bölgede bulunmaktadır.

“TTK ÜRETİM YAPILAMAZ HALE GETİRİLMİŞTİR”

Taşkömürü havzasında üretim jeolojik koşullardan dolayı emek yoğun olarak yapılmaktadır. Ancak son yıllarda mekanize üretimle ilgili Amasra ve Üzülmez Müesseselerinde mekanize/yarımekanize üretim çalışmaları sürdürülmektedir. Türkiye Taşkömürü Kurumu; özellikle 1990 sonrasında uygulanan ekonomik politikalar neticesinde üretim yapılamaz hale getirilmiştir. Türkiye Taşkömürü Kurumu’na en son 2009 yılında alınan işçiler, üretim ve verimliliğe katkı sağlayarak üretimi 1 milyon 700 bin tona çıkartmış ancak yaşanan emeklilikler üretimin düşmesine neden olmuştur.

“TTK’YA İŞÇİ ALINMASI ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR”

Kurum mevcut durumda işçi eksikliği nedeniyle, 2016 yılındaki 911 bin ton üretimiyle ve 7 bin 625 işçi sayısıyla üretim yapamaz hale getirilmiştir. TTK’ya 2009-Ağustos 2017 döneminde toplam 4 bin 292 işçi alınırken 6 bin 101 çalışan da eksilmiştir. Türkiye Taşkömürü Kurumu, işçi eksikliğinden dolayı çalışabilecek hazır ayak boylarının ancak yüzde 39’unu çalışabilmektedir.  Zonguldak kömürle var olmuş bir şehir olup halen kömür madenciliği ekonomide belirleyici öneme sahiptir. TTK küçüldükçe şehir göç vermektedir. Halen işsizlerin en önemli istihdam umudu Türkiye Taşkömürü Kurumu’dur. TTK’ya işçi alınması, istihdam yaratılması Zonguldak ekonomisi ve sosyal politika açısından da büyük önem arz etmektedir.

“BÜYÜK KAZALARIN TAMAMI ÖZEL SEKTÖRDE”

Kurumda yaşanan işçi eksikliği, işçi sağlığını ve iş güvenliğini tehdit eder noktaya gelmiştir. Bugün rödövans usulü üretim yapan özel sektör işletmeleri ve kaçak üretim yapan ocaklar bulunsa da, havza kömürlerinin tamamına yakını kamu eliyle TTK tarafından işletilmektedir. Türkiye’de son 15 yılda yaşadığımız büyük kazaların tamamı özel sektörde meydana gelmiştir. 2004 yılında Kastamonu Küre’de 19, 2005 yılında Kütahya Gediz’de 18, 2006 yılında Balıkesir Dursunbey’de 17, 2009 yılında Bursa Mustafakemalpaşa’da 19, 2010 yılında Balıkesir Dursunbey’de 14, Zonguldak Karadon’da 30, 2011 yılında Kahramanmaraş Elbistan’da 11, 2013 yılında Zonguldak Kozlu’da 8, 2014 yılında Manisa Soma’da 301, Karaman Ermenek’te 18, 2016 yılında Siirt Şirvan’da 16 işçi yaşanan maden kazalarında hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu kazaları unutmak mümkün değildir.

“KURUMLAR PARÇALANMAMALI AKSİNE KORUNMALIDIR”

Riski yüksek kömür havzaları devlet tarafından işletilmelidir. Havza madenciliği uygulanmalı, sahalar küçük parçalara bölünmemelidir. Kendi doğal kaynaklarımızın en etkin şekilde değerlendirilebilmesi ve sağlıklı çalışma koşullarında üretim yapılabilmesi için, madencilik tecrübesinin-kültürünün korunması için, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK),  Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Maden Tetkik Arama (MTA) gibi madencilik sektöründe deneyimli kurumlar parçalanmamalı aksine korunmalı ve geliştirilmelidir.

“KANUN TASARISININ TASLAKTAN TAMAMEN ÇIKARTILMASI GEREKLİ”

Yukarıda belirttiğimiz somut gerekçelerde görüleceği üzere bu tasarının kanunlaşması ülkemize fayda getirmeyecektir. Aksine ruhsatın bölünerek rezervlerin heba edileceği, iş sağlığı ve güvenliği risklerinin artacağı, büyük ölümlü kazaların yaşanmasına neden olacağı için bu kanun tasarısının taslaktan tamamen çıkartılması gereklidir.” 

YALÇINKAYA’DAN DA  AÇIKLAMA

CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya da “Torba Kanun”da yer alan TTK’nın özelleştirmesini amaçlayan düzenlemeye ilişkin basın açıklamasında bulundu. Milletvekili Yalçınkaya açıklamasında Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan ve 27.09.2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilen “Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” esas komisyon olarak Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandığını belirterek birbirinden farklı konuları içeren ve “Torba Kanun” olarak getirilen bu tasarının 58’inci maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanunu’nda önemli bir değişiklik yapılmak istenmektedir” dedi. Yalçınkaya tasarıda ki düzenleme metninin , “Kanunun Ek-1’inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: ‘Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir.” şeklinde olduğunu belirtti.

“TTK’NIN KAPANMASI İÇİN SON HAMLE”

Tasarı hakkındaki görüşlerini belirterek açıklamasını sürdüren Yalçınkaya, “Bu demektir ki, ülkemizin yegane taşkömürü üretimini yapan ve Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede ülkemizin ekonomisi ve sanayisini sırtlayan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na yönelik özelleştirme projesi, hayata geçirilmek istenmektedir. Dün, ülkemizin kalkınmasında ve sanayisinin gelişmesinde lokomotif görevi yapan ülkemizin gözbebeği olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu “zarar ediyor” gerekçesiyle gözden çıkaranlar; bugün özelleştirilmesi ve nihayetinde kapanması için son hamleyi yapmaya hazırlanmaktadır.” dedi.

“ÖLDÜRÜCÜ SON DARBE VURULMUŞ OLACAK”

Türkiye Taşkömürü Kurumunun ülkemizdeki taşkömürü üretiminin esas ihtisas sahibi, ustası ve en köklü kurumu olduğuna vurgu yapan Yalçınkaya, “Maden sektörünün en önemli değeridir. Kurumun 170 yıllık bir kömür üretim kültürü ve tecrübesi bulunmaktadır. Yapılmak istenen düzenleme ile böylesine önemli özellikleri taşıyan kuruma ait olan üretim sahaları, parsel parsel ihale edilerek elden çıkarılmasının yolu açılmış olacak ve kuruma “öldürücü son darbe” vurulmuş olacaktır. Yerin yüzlerce metre altında canları pahasına gece gündüz demeden çalışarak dünyanın en zor mesleğini yerine getiren madencilerin de ekmek kapısına böylece kilit vurulacaktır. Yani, kanuni düzenleme ile iş ehlinden alınıp, rant ve çıkar çevrelerine teslim edilecek; böylelikle kaybeden bölgemiz, ülkemiz ve devletimiz olacaktır” ifadelerinde bulundu.

“SORUMLU NE KURUM, NE İŞÇİLER, NE DE BÖLGE HALKIDIR”

Kurumda çalışan sayısının 15 binden 7 bine düştüğünün de altını çizen Yalçınkaya, “Esas itibarıyla kurumu gözden düşürme ve elden çıkarmaya yönelik çalışma ve girişimler hiç de yeni değildir. Son 16 yılda kurumda, bilinçli olarak uygulanan politikalar nedeniyle işçi açığı her geçen gün artmış, buna bağlı olarak da üretim her geçen gün düşmüş, hükümet ise bu durumu sadece izlemekle yetinmiştir. Kurumda 1974 yılında 5 milyon ton satılabilir üretim miktarına kadar çıkan kömür üretimi, yeteri kadar yatırımın yapılmaması ve her fırsatta dile getirilen üretim işçisinin alınmaması nedeniyle son yıllarda 1 milyon tonun da altına düşerek 2016 yılında yıllık 908 bin tona kadar düşmüştür. 2002 yılında kurumda çalışan üretim işçisi sayısı 15 bin 761 iken; 2017 yılının ilk üç ayında 7 bin 876’ya kadar inmiştir.  Unutulmamalıdır ki, TTK olarak tarihinin en düşük işçi sayısı ile üretim yapamaz hale getirilmesinin sorumlusu ne kurum, ne işçiler, ne de bölge halkıdır. TTK Genel Müdürlüğü’nün ülkemizin ihtiyacı olan taşkömürü üretim miktarının artırılması için, müesseselerdeki işçi açığının giderilmesi konusunda defalarca talepte bulunulmasına rağmen bu durumun görmezden gelinerek kayıtsız kalınması ve her defasında kurumlar arasında “top çevirilmesi” asla akıllardan çıkarılmaması gereken bir husustur” şeklinde konuştu.

“ÖZELLEŞMEYE MADEN İŞÇİSİ VE BÖLGE İNSANI ASLA İZİN VERMEYECEK”

Yalçınkaya açıklamasının son bölümünde ise şunları söyledi “Sektörün stratejik kurumu olan TTK, bugünkü konumuna sürüklenmiş ve kaderine terk edilmiştir. Kurumun içinde bulunduğu durum nedeniyle, bugün ne yazık ki ülkemizin yegane taşkömürü çıkartılan bölgesinde resmi kurumlar dahi, kömür ihtiyaçlarını ithal kömürle karşılamak için ihale açmaya başlamıştır. Bu durum, taşkömürü üretiminin yapıldığı bölge halkının ve TTK’ya emek ve gönül verenlerin vicdanını sızlatmaktadır. Sonuç olarak TTK, bölge ve ülkemiz için stratejik öneme sahip, uzmanlık alanı, deneyimi ve yetişmiş insan kaynağı ile madencilik sektörünün öncüsü olan bir kurumumuzdur. Böylesine köklü ve ülkenin değeri olan bir kurumun sahalarının “ihale etme yetkisi” adı altında özelleştirilmesi hiçbir koşulda kabul edilemez. Her ne adla olursa olsun, TTK’nın sahalarının parsel parsel satılmasına, birilerine peşkeş çekilmesine ve özelleştirilmesine, maden işçisi ve bölge insanı asla izin vermeyecek ve kurumla ilgili alınacak her yanlış kararın hesabını günü geldiğinde soracaktır. “Yüz karası değil, kömür karası/Böyle kazanılır ekmek parası” diyen maden emekçileri, bölge insanı kendisi için aş, iş ve umut kapısı olan TTK’nın göz göre göre yok edilmesine asla müsaade etmeyecektir.”