Tahsin ÖTGÜÇ

 ZAMAN BİR NİMETTİR 

Tahsin ÖTGÜÇ

                                                   

                                                                 ZAMAN BİR NİMETTİR 

             İnsanoğlunu dünya sahnesine kendisine kulluk etmek üzere getiren Yüce Yaratıcı, onun için gerekli olan her imkân ve nimeti yaratmıştır. İşte o nimetlerden biri de zamandır. Gecesiyle gündüzüyle 24 saatlik zaman dilimi insan hayatı için eşi ve benzeri olmayan önemli bir nimettir. Her nimetin korunup kollanması, hakkının verilmesi gibi bir sorumluluğu vardır. Yani zamanın, sorumsuzca, ulu orta kullanılması doğru değildir. Gece, istirahat, gündüz ise çalışmak için yaratılmıştır. 24 saatlik zaman dilimini dört kısma ayırıp bir kısmını dinlenme, bir kısmını çalıma, diğer iki kısmını ibadet ve etrafımızdakilerle ilgilenme olarak değerlendirilmesi, olumlu ve yararlı davranış olacaktır. İnsan sosyal bir varlıktır. Bundan dolayı çalışıp üretmesi, elde ettiği imkânları diğerleri ile paylaşması kendisi ve paylaşımda bulunduklarını mutlu kılar. Bu durum, aynı zamanda toplumsal barışın oluşmasına vesile olabilir. Zaman, iyi değerlendirildiğinde fert ve toplumu arzu ettikleri noktaya taşıyan bir araç haline gelir.

                Peygamberimiz (sav) efendimiz “İki günü eşit olan aldanmıştır” buyurarak zamanın iyi değerlendirilmesinin önemini vurgulamıştır. Toplumda öyle insanlar vardır ki, vakit geçmiyor, canım sıkılıyor diyerek olumsuz bir tablo çizmeye çalışır. Bu durumda olanlar, geleceğe güvenle bakamaz, karamsar ve mutsuzdurlar. Çalışıp üremedikleri için hayatın bu tarafından tat alamazlar. Fiziken ve ruhen rahatsız olmaları kaçınılmaz olur. Çalışan ve üreten insan, ortaya çıkan eserden haz alır ve mutlu olur. Okuyan, yazan ve çizen kişiler de böyledir. Eldeki imkânları, muhtaç olanlara takdim ederek onların gönüllerini almak, insanı mutlu ettiği gibi, bilgisiyle, kültürüyle yol gösteren de aynı durumdadır. Sonuçta maddi ve manevi yönden yardım edenle, yardım edilen arasında manevi bir köprü oluşmaktadır. Bu köprü üzerinde,  Sevgi, saygı ve Allah’ın rızası yer almaktadır. İnsan için sahip olunacak en güzel tablolardan birisidir bu.

                Yüce Allah kurnanın asır suresinde, “ Zamana yemin olsun ki, bütün insanlar ziyandadır. Ancak, İman edenler, Salih amel işleyenler (yararlı davranış sergileyenler) birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler hariçtir”.  İslam’da zaman nimetinin ne kadar önemli olduğunu asr suresinde görmekteyiz. Allah zamana yemin ederek ilahi kelamına başlıyor. Bu surede, hayatın ve zamanın bir gaye için yaratıldığı, buna uyulmadığında sonucun hüsran olacağı bildirilmektedir. Allaha imandan sonra zamanın iyi değerlendirilmesi bakımından yararlı işlerle meşgul olunmasının önemi vurgulanmıştır. Peygamberimiz (sav) efendimiz” Akşama çıktığında, akşamki işini, sabaha bırakma. Sabaha erdiğinde, sabahki işini akşama bırakma” buyurarak zamanın hakkının verilmesini tavsiye etmiştir. Yarın değil, bir an sonra ne olacağı belli olmayan bir hayatın içindeyiz. Bu bakımdan, söylem ve eylemlerin vaktinde yerine getirilmesi esas olandır. Zaman müsait iken, imkânlar da elde iken keyfi olarak yapılacak işlerin ve görevlerin ertelenmesi, İslami açıdan doğru değildir. İnsan için bir hak kaybına neden olursa, kul hakkına girer. Bu durum büyük günahlardan olur. Yani Allah’ın affetmeyeceği bir günah olur. Hiçbir insan böyle bir durumla karşılaşmayı arzu etmez. Onun için zaman bir nimettir diyor, hakkını vererek yaşamaya devam ediyoruz.

 

                                                                                          Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli müftü

 

 

Yazarın Diğer Yazıları