Tahsin ÖTGÜÇ

RAMAZAN AYINA HAS OLAN TERAVİH NAMAZI

Tahsin ÖTGÜÇ

Teravih namazı Ramazan ayına ait bir namaz olup sünnettir. Cemaat halinde kılınması sünneti kifayedir. Peygamber (sav) efendimiz Ramazan ayında teravih namazını bir iki kez cemaat halinde kıldırmıştır. Bu namazın cemaat halında devamlı kılınmasıyla farz olabilir düşüncesiyle ferdi olarak kılınmasını dostlarına tavsiye etmişlerdir. Ramazan ayına has bir sünnet olması hasebiyle oruç tutma imkânı olmayanlar da bu namazı eda etme durumundadır. Teravih namazı, Hz Ömer’in halifeliği devrinde yatsı nazına müteakiben cemaat halinde kılınmasına başlanmıştır. Hz Ömer, Ramazan ayında birlikteliğin sağlanması amacıyla teravih namazının cemaat halinde kılınmasını emretmiştir. Teravih namazı 20 rekât olarak Hz Ömer r.a ın devrinden itibaren cemaat halinde günümüze dek kılınmaya devam etmiştir. Allah’ın izniyle islam ümmeti tarafından kıyamete kadar böyle devam edecektir. Teravih namazından sonra caddeler de büyük bir kalabalık halinde evlerine giden genç, yaşlı, kadın ve erkekler, dıştan bakıldığında güzel bir tablo meydana getiriyorlar. Aynı sevinç, aynı duygularla yürüyen insanlar, kıldıkları namazın hazzını tadarak birlikte mutlu görüntüler sergiliyorlar. Bu manzaralar görülmeye değer. Bu durum tüm Müslüman bölgelerinde aynıdır.

 

Peygamber (sav) efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır.”Faziletine inanarak, sevabını da Allahtan bekleyerek Ramazan ayını ihya eden kimsenin günahları bağışlanır”. Riyazüssalihin.. Gündüzün tuttuğumuz oruç, geceleyin kıldığımız teravih namazları, yaptığımız hatimler, okuduğumuz kuranı kerimler bu ayın gece ve gündüzünü iyi değerlendirdiğimizi göstermektedir. Ancak her zaman olduğu gibi ibadetler, usul ve adabına uygun şekilde yapılması esastır. Teravih namazı genelde dört rekâtta bir selam verilerek kılınmaktadır. İki rekâtta bir selam verilmesi daha iyidir. Yaklaşık olarak yatsı namazıyla beraber 40 dakika sürebilir. Ramazan ayının rahmet ve hayır ayı olduğunu düşünerek, ne yapıyorsak en iyisini yapmalıyız. Namazdaki okuyuşlarımız anlaşılır olmalı. Namazın tatili erkânına uyulmalıdır. Yani ayakta iken dik durmak, rukuya varıldığında baş ve sırt yere paralel olması gerekir. Rükûdan kalkınca ayakta sübhanallah diyecek kadar durmak, secdeye varırken dik olarak(önce dizler, sonra eller, daha sonra ellerimizin arasına burnumuzla beraber alnımızı yere değecek şekilde koymak gerekir). İki secde arasında sübhanallah diyecek kadar durmak. Bu kurallara uyarak kılınan namazdan yorgunluk değil, manevi haz alınmış olur. Manevi hazzın alınmadığı durumda bir sıkıntı var demektir.

 

.

Bizler de Ramazan ayında çok sevap ve mükâfat kazanmak istiyoruz. Günah ve hatalar dan kurtulmak istiyoruz. Bu arzu ve isteklerimize kavuşmak için ibadetlerimizde aceleci olmadan huşu ile namazlarımızı kılmalıyız. Namazlardan sonra bize kalan zamanın çok olduğunu düşünerek, bir an önce kurtul felsefesinden uzak olmalıyız. Zira bizim manevi gıdalara ve oksijenlere ihtiyacımız vardır. Onun için sabır ve sebatla ilahi görevlerimizi ifa etmeliyiz. Kıldığımız teravih ve vakit namazları hata ve günahlardan arınmamıza vesile olduğu gibi, Allah’ın rızasına erişmemize vesile olacaktır, Teravih “terviha” kelimesinin çoğulu olup ( her iki veya dört rekât arasındaki bekleme) “ rahatlama, dinlenme, fasıla verme” anlamına gelir. Ramazan ayında yatsı namazına müteakiben kılınan bu nafile namaz, iki veya dört rekât arasında okunan selatü selamlarla dinlenerek kılındığı için, teravih namazı adını almıştır. Yatsı namazının farzı kılınmadan teravih namazı kılınmaz. Teravih namazı 20 rekât olarak başlangıçta yapılan bir niyetle kılınır. ( Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya uydum hazır olan imama) İki veya 4 rekâtta bir selam verildikten sonra konuşulmaması gerekir. Eğer konuşulursa yeniden niyet edilmesi gerekir. Ramazan ayının sünneti olan teravih ve beş vakit namazlarımızı, huşu ile kılarak bu ayın maneviyatından istifade edelim inşallah. Allah Ramazan ayının tamamını ihya etmemizi, ayın bizden memnun olarak ayrılmasını nasip etsin. Amin.

                                                                                                 Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

Yazarın Diğer Yazıları