NEREDEN GELP NEREYE GİDİYORUZ
Tahsin ÖTGÜÇ
Dünya sahnesine Yaratanına teslim olup kulluk etmek üzere gelen insanoğlu, nereden geldiğini bilmesi gerekmekte. Nereden geldiğini bilmeyen insan, nereye gideceğini de bilemez. İşin gerçeği, insanoğlu Allahtan geldi ve yine Allaha dönecektir. Bu bilinçte olmayan insan, hayatını düzenli ve verimli kılamaz. Sadece kendi çıkarına ve günlük yaşamaya çalışır. Oysa insan, Allahın kendisine verdiği hayat nimetinden sorumludur. Bu sorumluluk önce Allaha, sonra insanlara karşıdır. Yüce Allah, insanların nereden gelip nereye döndüğünü Kuranında şöyle beyan ediyor.”Onlar başlarına bir musibet geldiğinde, doğrusu bizler Allaha aidiz ve kuşkusuz Ona döneceğiz derler”. Bakara, 156.
Allahtan gelip yine Ona döneceğimiz kaçınılmazsa ki, öyledir. Bu hakikat tır. Zira Allah Kuranında “ Her insan ölümü tadacaktır, sonra bize döndürüleceksiniz ,” buyurmaktadır. Ankebut, 57. Peki bunun için ne durumdayız. Yaratanımıza giderken yanımızda neyimiz var. Bizler Allahın istediği gibi Ona dönebilecek durumda mıyız? Bakınız Yüce Yaratan bizden kendisine neyle dönmemizi istiyor.” Ey müminler, Allaha karşı gereği gibi saygılı olun ve ancak Müslüman olarak ölün”. Ali İmran, 102. Allaha teslim olup Müslüman olarak yaşayıp kendisine dönerken de yine Müslüman olarak dönmeyi isteyen Mevla’mızdır. Bundan dolayıdır ki, hayat rastgele kullanılacak bir nimet değildir. Hayatımızı idame ettirirken Allaha ve kullarına karşı görevlerimizi yerine getirmek gerekiyor. Değilse hayatın hakkını vermiş olamayız. Buna bağlı olarak da gideceğimiz yere, gerekli hazırlığı yapmış olarak dönme imkânımız o nispette eksik olabilir.
Allaha karşı görevlerimiz, Onun bizlere yerine getirmemizi emir buyurduğu ilahi görevler, yasak kıldığı, yapmamızı istemediği söylem ve eylemlerdir. Bunlara riayet edilmesi gerekiyor. Yani kulluğumuzun gereği olan başta beş vakit namaz olmak üzere, bedeni ve mali tüm ibadetleri usulüne uygun şekilde ifa etmemiz lazım gelir. Bunun yanı sıra yalan söylemden, dedikodu, gıybet, iftira, haset, içki, kumar gibi haram kılınan alışkanlıklardan kaçınmamız gerekmektedir. İnsanlara karşı görevlerimiz, öncelikle kul hukukuna riayet etmek. İnsanlarla iyi bir iletişim kurarak bir ve beraberliği sağlamak, ihtiyacı olanlara yardım etmek, yaraya merhem olmak. Bireylerin huzur ve güvenliğini sağlayacak çalışmalar yaparak toplumsal barışı oluşturmak. Kendimiz neyi istiyorsak diğerleri için de aynısını istemek. Bize yapılmasını istemediğimizi de başkaları için arzu etmemek. Daima objektif hareket etmek. Bizdeki olanı, dost ve komşularımızla paylaşmak, insanların ümit var olmasına vesile olmak. Kırık gönülleri tamir ederek insanların mutlu olmalarına vesile olmak.
Hayatın bir gayesi vardır. Bu gaye tektir ve Allaha teslim olup dünya ve ahreti mamur etmektir. Allaha giderken kalben mutmain olduğumuz halde gülerek gitmek o denli önemlidir. Bunun için yaşadığımız sürecin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Sadece dünya için değil ahiret için de azık hazırlamak lazım gelir. Bu azık imanla beraber Salih amel (yararlı davranış) dir. Allah ve Resulünün seveceği, razı olacağı her söylem ve eylem yararlı davranış kapsamına girer. Bu bakımdan çalışmalarımız günü kurtarmak için değil, geleceğe yönelik, toplumun huzur ve mutluluğunu sağlayacak halde olması o denli önemlidir. Peygamberimiz (sav) efendimiz” insan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç kişinin amel defteri kapanmaz. Sadakai cariye sahibi, hayırlı evlat yetiştiren, okudukları zaman insanların istifade edecekleri bir eser ortaya koyan” buyurmuştur. Riyazüssalihin. Bu üç kişiden biri olarak Yüce Allaha dönmemiz mümkün olabilir. İnanıyoruz ki, bu dünyada yaşama hakkımız bittiği an Yüce Yaratanımıza döneceğiz. Elbette ki bu dönüş, sıradan bir dönüş olmayacaktır. Yüce Yaratanın çağrısına uygun olan, Müslüman olarak Mevla’ya kavuşmak olacaktır. Her müminin gayesi ve arzusu bu olmalıdır. Bunun için nereden gelip nereye gideceğimizin idraki içinde hayata devam etmek lazım gelir. Yüce Yaratıcının razı olacağı, peygamberimizin sünnetiyle örtüşen bir hayat, dünya ve ahiretimizi mamur eder. Allah, gülerek kendine dönmeyi nasip eylesin.
Tahsin ÖTGÜÇ – Emekli Müftü