Tahsin ÖTGÜÇ

HAYÂ İMANDANDIR

Tahsin ÖTGÜÇ

Hayâ ile iman arasında sıkı bir bağ vardır. Hayânın varlığı imana bağlıdır. İmanın olmadığı yerde hayâdan söz edilemez. Hayâ, utanma, çekinme, vazgeçme, tedirgin olma anlamlarına gelmektedir. İman ise, kabul etme, güvenme, tasdik etme anlamlarına gelmektedir. Lailahe illallah Muhammed ün Resülulllah diyen kişi, bu sözü kalben tasdik etmesiyle Müslüman adını almış ve imana sahip olmuştur. Hayâ da Müslüman’a hastır. Çünkü hayânın kaynağı imandır. İmanın olmadığı yerde utanma, çekine, sıkılma duygusu da yoktur. Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadisinde,” Kul hayâ sahibi olduğu zaman, hayır ve iyi işlere yapışır.” ( Ebu Süleyman-ı Dardani) . Hayâ sahibi önce Allahtan, sonra Peygamberden, daha sonra da insandan utanır. Hayâ kalbe yerleştiğinde, nefsin istek ve arzuları ondan uzaklaşır. Bu nedenle hayâ sahibinden daima hayırlı işler, güzel söylem ve davranışlar sadır olur. Hayâ duygusuna sahip olan kişi, kendisinin yaratanın kontrolü altında olduğunun idraki içinde hayatını idame ettirir.

                 Peygamberimiz (sav) efendimiz “ Allah’tan hayâ etmeyen kimse, insanlardan da hayâ etmez”buyurmuştur. Riyazüssalihin.  Allah’tan hayâ etmeyenler, imanı olmayan gayri Müslimlerdir. Bunun yanı sıra imanı zayıf olanlar da, zayıflık nispetince hayâ duyguları güçsüzdür. Bir başka ifadeyle hayânın gücü, imanın kuvvetiyle doğru orantılıdır. Gayri Müslimlerin, Allah’ın sevgisini ve rızasını arzu etmek gibi bir niyetleri yoktur. Allah’ın azabından ve gazabından korkmak gibi bir duyguları mevcut değildir. Bundan dolayı, bu gün Filistin de, masum halkın ( kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk, bebek ayırımı yapmadan) katledilmeleri, evlerinden zorla çıkarılmaları buralara kendilerinin sahiplenmeleri, Müslümanların ilk kıblesi Mescidi-i Aksaya saldırıp zarar vermeleri, Müslümanların kendi mabetlerinde ibadet etmelerine mani olmaları, Suriye ve Irakta sivil halkın her gün ölmelerine sebep olmaları, bu gerçeği ortaya koymaktadır. İman varsa, utanma, çekinme var, iman varsa, vicdan da var, merhamet de var. Hayâ sahibi olmak, kişiyi kâmil-i insan yapar. Bu duygudan mahrum olmak, kişiyi sefil kılar.

                 Peygamberimiz  (SAV) efendimiz “ İman yetmiş küsur derecedir. En üstünü Lailahe illallah Muhammed ün Resülullah ( Allah’tan başka ilah yoktur.)sözüdür. En düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Hayâ imandandır,” buyurmuştur. Buhari, İman ,3.  Toplum içinde insanlara zarar verici, her şeyden beri olmak, elimizden geldiği kadar mağdurlara yardım etmek, doğruluğu ve hakkı kaim kılmak, Müslüman’a has özelliktir. Hayâ, insanı daima iyiliğe, güzelliğe, hayra yönlendirir. Hayâ sahibi kişi, Allah’ın yasak kıldığı söylem ve eylemlerde bulunamaz. Zor durumda kalsa bile, bu hususta vicdani rahatsızlığını ortaya koyar. Objektif hareket etmeyi, kendine ölçü alır. Birey ve toplumun zararına söylem ve eylemde bulunamaz. Sorumluluk duygusu içinde hareket eder. Allah’ın razı olmayacağı bir sözü söylemeyeceği gibi, herhangi bir davranışta da bulunmaz. Sahip olduğu imam, buna engel olur.

               Allah (cc)Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah’ın ismi anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. Enfal /2. Müminler Allah’ın ismi anıldığında ona olan saygı ve sevgiden dolayı, kalplerinde heyecan meydana gelir. Sevgi ve saygılarını davranışlarıyla ortaya koyarlar. Ayetler okunduğu zaman, huşu içinde Kur’an-ı dinlerler. Bu hal, var olan imanı, kavi hale getirir. Hayâ da, imanın söylem ve eylemlerle dışarıya yansımasıdır. Hayâ sahibi olmak için, imanımızı Salih amellerle beslemeye devam etmeliyiz. Bunu da sıhhatli bir şekilde sürdürebilmek için, okumaya, dini yönden bilgimizi ve kültürümüzü artırmaya, özen göstermeliyiz. Bilerek ve bilinçli olarak yapılan her iş sahibine yarar sağlar. Sonuçta birey mutlu olur.  Her kesin arzusu huzur ve mutluluğu yakalamaktır Bunun için vicdanımızın sesine kulak vererek hayata devam etmeliyiz. Geçici dünya menfa atına aldanarak inancımıza zarar verecek her türlü söz ve davranışlardan uzak durmak, Allah’ın katında değerimizin düşmemesi açısın büyük önem arz eder. Yapıp ettiklerimizi sorgularken, insanlar ne der değil, Allah ne der diye düşünmek ve uygulamak dünya ve ahiretimizi mamur eder.  

                                                                                                                                  Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

 

Yazarın Diğer Yazıları