Bankoğlu 'Çocuğu da kadını da korumaktan acizler'

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu H.K.G. davasına ilişkin ateş püskürerek 'Samimiyetsizler. Beceriksizler. Bu ülkedeki çocuğu da kadını da korumaktan acizler' dedi.

İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 2004 yılında henüz 6 yaşında olan kızı H.K.G.'yi, dini nikah adı altında 29 yaşındaki tarikat üyesi Kadir İstekli ile zorla evlendirdiği iddiasıyla görülen ve kamuoyunda büyük tepki toplayan davanın İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşması bugün Kartal Adliyesi'nde görüldü.

Duruşmaya müdahillik talebiyle birçok baro ve avukat hazır bulunurken, kadın hakları savunucuları ve ana muhalefet partisi CHP'den Bartın milletvekili Aysu Bankoğlu, Eskişehir milletvekili Jalenur Süllü, Hatay milletvekili Suzan Şahin, Kütahya milletvekili Ali Fazıl Kasap, İstanbul milletvekili Turan Aydoğan ve Tekirdağ milletvekili Candan Yüceer adliyeye gidenler arasındaydı.

“Bu toplumsal bir dava”

Duruşmada yaşananlar üzerine yazılı basın açıklaması yapan CHP Bartın milletvekili Av. Aysu Bankoğlu davaya ilişkin önemli bilgiler verdi. Bankoğlu, “Bu dava birçok bakımdan kamuoyunun vicdanını yaralayan, insan olan herkesin içini acıtan bir dava. Bugün adliyede çok kalabalıktık. Ömrünün dörtte üçünü istismar ve tacizle geçirmek zorunda bırakılmış H.K.G.'ye destek olmak için gerek barolardan avukatlar gerek kadın hakları savunucuları gerekse siyasiler olarak bizler burada duruşma salonundaydık. Kalabalığı görünce, sanık avukatlarının talihsiz ifadeleri oldu. Bizler burada, davadan alakasız bir güruh değil; her şeyden önce sesini çıkaramayan her bir çocuğumuzun sesi olmak için toplumun vicdanı olarak toplanmış halkız! Bu toplumsal bir dava,” diyerek dava konusu olayın yetkililer tarafından bilindiğini ancak gereğinin yapılmadığını anlattı.

Bankoğlu hükümetin davaya ilişkin konularda görevini yapamadığını belirterek, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Biz çocuğun istismarı ve kadına yönelik şiddet gibi konularda, sürekli siyaset üstü diyerek adeta sorumluluğundan kaçan hükümetin zihniyetini de tıyniyetini de gayet iyi biliyoruz. Samimiyetsizler. Beceriksizler. Bu ülkedeki çocuğu da kadını da korumaktan acizler,” dedi.

Bankoğlu dava sürecine giden olayın ayrıntılarını anlatarak, “Bu olayda, mağdurenin okulda olup olmadığını, zorunlu eğitimini alıp almadığını denetlemesi gereken Milli Eğitim Bakanlığı. Milli Eğitim Bakanlığı ne yaptı, sustu. Sonrasında, mağdurenin 15 yaşında nikahının kıyıldığına ilişkin ifadeler var. Kanunen yasak, 15 yaşında bir çocuğun evlendirilmesi bizim kanunumuzda tanınmıyor. Hükümetin bu kanunsuzluğu, ‘erken yaşta evlilik', ‘küçüğün rızası' gibi argümanlarla normalleştirmeye çalışmasından bıktık usandık. Mağdure 14 yaşındayken, onu muayene eden doktor cinsel istismar şüphesi ile polise bildirim yapıyor. Savcılık soruşturma başlatıyor. Hastaneden doğum kaydı istemek yerine, kemik testi isteniyor. Aile evrakta sahtecilik yaparak, mağdure yerine başka birini kemik testine sokuyor. Burada apaçık bir usulsüzlük var, peki Adalet Bakanlığı ne yapıyor bu konuda ya da İçişleri Bakanlığı? Susuyorlar. Sonuç olarak takipsizlik kararı veriliyor. Bu sırada hükümet nerede? Hükümetin yetkilileri nerede? Susuyorlar,” dedi.

“İstismara izin vermeyeceğimizi göstermek için buradayız”

Konuya ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık'ın ifadelerine de değinen Bankoğlu, “H.K.G. 2020 yılında bir kez daha yargıya başvuruyor. Aile Bakanlığı durumdan haberdar. İçişleri Bakanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na haber verebilir. Ama vermiyor. Susuyorlar. Bir de çıkmış, ‘bu iş insanidir' diyorlar. Değildir efendim, 6 yaşında bir çocuğun hangi nam altında olursa olsun, cinsel istismarı insanlık dışıdır! 2 yıl geçmiş aradan. 2 koca yıl! Mağdureyi korumak için, diye yapılan açıklamalar boş savunmadan ibaret. Zamanaşımına uğraması için bir şeylerin bekletildiği çok açık. 2022 yılına gelindiğinde iddianameyi yazan savcının görev yeri değiştirildi. Bakanlık şimdi gizlilik kararı istiyor. Duruşmada iddianame okunmadan, avukatların yarısı dışardayken müdahillik talepleri alınıyor. Biz hükümete, onun yandaş sistemine, onun içini boşalttığı adalete güvenmediğimiz için buradayız. Biz, bu ülkedeki her bir çocuğun hayatı kıymetli olduğu için, baskıyla zorbalıkla korkup sesini çıkaramayan her çocuğumuzun sesi olmak için buradayız. Biz, geleceğimizi zihniyeti bozuk bir hükümet gölgesinde, cemaat ve tarikatlarda çocuklarımızın istismarına izin vermeyeceğimizi göstermek için buradayız,” ifadelerini kullandı.

“Halkımızın adalete güveni kalmadı”

Mahkemenin 22 Mayıs 2023'te yapılacak duruşmayı kamuoyunun baskısıyla 30 Ocak 2023 tarihine çektiğini hatırlatan Bankoğlu, “Bugün burada bu davaya sahip çıkan kalabalık bu toplum için 3 noktada çok önemlidir. Birincisi, bu dava özelinde mümkün mertebe adaletin sağlanması açısından önemlidir. Bağımsız yargının ve adaletin olduğu yerde, mahkeme kararlarına herkes saygı duyar. Son 20 yıldır, ülkemizde öyle davalar öyle cezalar öyle beraatler oluyor ki. Çocuk istismarcılarına ödül gibi cezaların verildiğini, tacizcilerin tutuksuz yargılandığını, üstelik hükümet yetkililerinin, koca koca bakanların ‘Bir kereden bir şey olmaz', ‘küçüğün rızası var' gibi akıl almaz ifadelerde bulunduklarını görüyoruz. 2021 yılında yapılan araştırmalar insanımızın yüzde 69'unun adalete güvenmediğini belirtiyor. OECD ülkeleri arasında adalete güven konusunda Şili ile sonuncuyuz. Son 10 senedir adalete güvenin en keskin şekilde azaldığı ülkeyiz. Bu yüzden H.G.K. gibi toplumsal davalarda, bir arada olmak, örgütlü bir şekilde kamuoyu gücü oluşturmak çok önemli. Maalesef adaletin siyaset gölgesine çekildiği bu günlerde buna mecburuz. Bakın, 2 senedir çeşitli sebeplerle hasır altı edilmeye çalışılan bir davada, bu kamuoyu baskısı sayesinde duruşma günü erkene alındı. Şimdi burada kamuoyunun konuya ilişkin hassasiyeti yansıtılmışken, mahkeme heyetinin de bağımsız bir şekilde en doğru kararı almasını ve adaletten yana bir duruş sergilemesini umuyoruz,” dedi.

“Halkımızın bu davaya sahip çıkması, ümidin de gücün de göstergesidir!”

Bankoğlu çocuk istismarı gibi davalarda adalete güvenin tesis edilmesi gerektiğini belirterek, “Burada bu davaya bu şekilde sahip çıkılmasının bir diğer anlamı, örnek teşkil etmesidir. H.G.K. gibi yıllarca istismara uğrayan, ancak toplum baskısından, adaletsizlik korkusundan, hala cesaretini toplayarak yargı yoluna gidemeyen birçok çocuk var. Üstelik birçok çocuk ve genç de hiçbir denetimi olmayan tarikat ve cemaatlere emanet edilmiş durumda. Bunun bilincindeyiz. Bu münferit bir olay değil ve biz çocuklarımızın çıkmayan sesi olmak zorundayız. Onlara yalnız olmadıklarını, milyonların yanlarında olduğunu göstermek zorundayız. Buradaki bu kalabalık, adalet arayan çocuklarımıza ve gençlerimize yalnız olmadıklarını göstermek bakımından önemlidir. Elbette burada şunun da altını çizmek gerekir ki, hükümetin 20 senedir hukuku, basını ve kamuoyunu sindirmeye, her sene ‘erken yaşta evlilik' söylemleriyle istismarı normalleştirmeye yönelik söylem ve politikalarına rağmen; bugün buradaki kalabalık bu milletin, bu toplumun hala sinmediğini, hala adalet için nasıl bir güçle mücadele edebileceğini göstermek bakımından da çok önemlidir. Buradaki kalabalık çocuklarımız için, geleceğimiz için, adalet için, insanca yaşamak için bu milletin ümidinin de gücünün de bir göstergesidir,” dedi.

Gizlilik Kararı Verildi, Müdahillik Talepleri Reddedildi

Mahkeme heyeti, duruşmanın sonunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın ve savcılığın talebiyle yargılamanın gizli bir şekilde devam etmesine, baro ve sivil toplum kuruluşlarınınsa müdahillik taleplerinin reddedilmesine karar verdi.

Bakmadan Geçme