Nurdan EROĞLU

Hadi! Umut olun

Nurdan EROĞLU

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, şuanda 9 çocuk için koruyucu aile arıyor.

Müdürlük bu konuda muhtarlardan da destek istedi.

Muhtarlara yönelik bir toplantı düzenledi.

Muhtarları hem bilgilendirdi hem de “Bize koruyucu aile bulun” dedi.

Anne ve babanın bir çocuğun hayatındaki rolü o büyüse de aslında ölene kadar devam eder.

Onların vereceği desteği ne okul ne de toplumdaki diğer bireyler verebilir.

Aslında önemli olan burada biyolojik olarak anne-baba olmak değil.

Gerçekten anne-baba olabilmek.

O çocuğa anne-baba olmanın yanı sıra onun aynı zamanda en yakın arkadaşı ve dostu da olabilmek.

Ne mutlu ki aile bağlarını önemseyen ve aile bağları güçlü bir toplumuz.

Diğer toplumlar gibi reşit olmak bizim için tam anlamıyla özgürlüğe kanat açmak anlamına gelmiyor.

Ya da tamamen yalnız yaşamayı seçmiyoruz.

Reşit olsa bile her zaman ailesinin yanında, onlara destek olan gençler çoğunlukta.

Tabi anne-babalarda öyle…

Çocuklarını hiçbir zaman hayatta yalnız başına bırakmıyorlar.

Ama ne yazık ki bazı çocuklar bu konuda şansız.

Onlar, yanlarında anne-babaları olmadan hayata 1-0 yenik başlayanlar.

Bu konuda suçluyu aramaya kalkarsak işin içinden çıkamayız.

Suçlu anne-baba olabilir…

Sistem de olabilir…

Hayat ta olabilir…

Ekonomi de olabilir…

Toplum da olabilir…

Burada suçlu olmayan tek bir kişi var bu çocuklar…

Bunun için müdürlüğün bu çabası takdire şayan bir durum…

Muhtarlar da bu konuda üzerine düşeni mutlaka yapmalı…

İmkanı olan, çocuk hasreti çeken aileler muhtara ya da müdürlüğe başvurmalı.

Bir çocuk sahibi olmak için illa biyolojik anne ya da baba olunması gerekmiyor.

Babalık ya da annelik duygularını tatmak için de buna gerek yok.

Koruyucu aile uygulamasında aileler çocuk hasretlerini dindirirken çocuklarda geleceğe daha güvenli yaklaşıyor.

Bu uygulamayla aslında hem aile kurtuluyor hem de çocuklar.

Umarım  aile özlemi çeken bu 9 çocuk için koruyucu aile bulunur.

Bunun için yapılacak şey çok basit.

Alo 183’ü aramak ve destek istemek.

5 DAKİKADA NELER NELER OLUR?

Pazartesi günü akşam saatlerinde Kemerköprü’de bir kavga yaşandı.

Kavgada bir kişi hafif şekilde yaralandı.

İşin aslı kavganın neden, nasıl çıktığıyla hiç ilgilenmedim.

O kısımla nasıl olsa polis ilgilenecek.

Benim ilgilendiğim konu olay yerine gelen ambulans oldu.

Bülent Ecevit Bulvarı istikametinden gelen ambulans nerden baksanız 5 dakika köprüyü geçip olay yerine gelemedi.

Gelememesinin nedeni ise çok basit…

Kemerköprü üstünde tıkanan trafik…

Trafik olay yerine gelen polis ekipleri sayesinde açıldı.

Polis gelmeseydi karşı istikametteki araçların durup ambulansa yol vereceği yoktu.

Kimse “Ambulans kuyrukta niye bekliyor durayım da bir geçsin” demedi.

Artık nereye yetişeceklerse kimsenin 2 dakika durmak işine gelmedi.

Ha “5 dakika beklemekten ne çıkar” da demeyin.

Çok şey çıkar efendim.

Ya o kişi kalp krizi geçiren bir hasta olsa…

Ya beyin kanaması geçiren biri…

O zaman ne olacak?

Ne olacağını ben söyleyeyim…

Sırf ambulansa yol verilmediği için belki de o kişi 5 dakika içinde ölecek…

Ambulansı bekleyen hasta sizin akrabanız veyahut sizin tanıdığınız biri olsa ne olacak?

O zaman kimi suçlayacaksınız?

Trafiğe takılan ambulansı mı?

Ambulansa yol vermeyen araçları mı?

Yoksa ambulansa yol vermediğiniz için kendinizi mi?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları