24 Haziran'da yapılan seçimlerde aziz milletimiz siyasi iradesini sandığa yansıttı.
Her türlü tasfiye planı, oyun ve entrikaya rağmen ferasetini ortaya koydu.
AK Parti birinci seçildi en çok oyu aldı, MHP güçlü seçildi, Meclis'in kilit partisi oldu.
Erdoğan Reis-i Cumhur, Bahçeli'de Meclis'in anahtar siyasetçisi oldu.
Ortak kaygısı vatan ve millet olan bu iki liderin, birisi devletin başkomutanı, diğeri ise devletin görünmeyen muhafız komutanıdır.
Dr. Devlet Bahçeli, vatanı içeriden teslim almak, dışarıdan kuşatmak isteyenlere karşı her dâim devletin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında yer almış, "Erdoğan" denilerek yapılan operasyonların iç yüzünü bildiğinden, devlete hep kalkan olmuştur.
Maksadı iktidar olmak değil intikam almak olan konsorsiyumun karşısında, Cumhur'un ise tarafında durmuştur.
Gezi olayları, 17-25 Aralık Operasyonları, 15 Temmuz Darbesi gibi kalkışmalarda tavrı hep net, tarafı hep devlet olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise mazlum ve ezilmişlerin umudu, yarınlarının ümididir.
Haksızlıklar karşısında dik duran, kimi zaman dünyaya meydan okuyan bir liderdir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir dünya markası, ülkenin dünyaya açılan yüzüdür.
Türkiye'nin dış politikadaki ağırlığını artıran, karizmasını yükselten bir Cumhurbaşkanı'dır.
Arap ve İslam dünyasında ki gönülleri Türkiye'ye bağlayan, memleketin popülaritesini artıran, Müslümanların sesini dünyaya duyuran bir elçidir.
Dünya artık yeni bir döneme doğru yöneliyor.
Ortadoğu'ya hakim olanlar yalnızca enerjiye değil, aynı zamanda dünyaya da hakim oluyor.
Amerika, Çin, AB, Rusya, İngiltere ve İsrail kendilerini bu yeni dünya düzenine doğru hazırlarken, Türkiye'de Erdoğan liderliğinde süratle kendi hazırlıklarını tamamlıyor.
Devletin işleyişinde bir tıkanma mevzu bahis olduğunda hayatiyeti için değişiklik ne kadar gerekliyse, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş yaşamsal anlamda o kadar önem arz ediyor.
Çünkü bizim yaşadığımız coğrafyada otorite ve sistem hiçbir şekilde boşluk kabul etmiyor!
Burada zayıf devletler yok oluyor, sadece güçlüler ayakta kalabiliyor.
İşte bu bakımdan eski yönetim anlayışını terk ederek, yenisini esas almak, devletin bekası ve müstakbeli için elzem oluyor.
Artık Türkiye'de yeni bir döneme doğru yöneliyor.
Bundan sonra vatan ve devlet aleyhine faaliyet yürütenleri inanın çok zor günler bekliyor. Yasadışı terör örgütlerinin, saplantılı ideolojilerin ve kendi menfaatlerini memleketin menfaatleri üzerinde gören pusulası şaşmış hainlerin, bukalemun gibi her ortama uyan embesillerin uykularının kaçması gereken bir dönemece doğru giriliyor.
Askeriye, istihbarat ve kamu da temizlenme ve yenilenmeye gidiliyor.
Devlet güncelleniyor, tarihinden aldığı birikim ve tecrübe ile her şey günümüz şartlarına uyarlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la canlanan Osmanlı ruhu, artık Bahçeli'nin de desteğiyle toplumun geniş kesimlerine yayılacak.
Türkiye'ye yönelik kurulmuş olan büyük tuzaklar bundan sonra bir bir bozulacak.
Kökü dışarıda olan derin yapılar bir bir deşifre olacak.
İstikrar yakalanacak, güvenlik esas olacaktır.
21'inci yüzyılın Türkiye'sinin doğuşu muhteşem olacak, cihan devleti olmaya doğru hızla yol alınacaktır.