Üniversiteli öğrencilerden Batman açıklaması

Bartın Üniversiteli bir grup öğrenci, Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde öğrenim gören bazı kız öğrenciler hakkında güvenlik sorunu oluşturdukları gerekçesiyle kıyafet yönetmeliği gereği soruşturma yapılması istenmesine tepki gösterdi. Öğrenciler, yaptıkları basın açıklamasında Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş'un görevden alınması istedi.

Üniversiteli öğrencilerden Batman açıklaması

 

 

Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde öğrenim gören bazı kız öğrenciler hakkında güvenlik sorunu oluşturdukları gerekçesiyle kıyafet yönetmeliği gereği soruşturma yapılması istenmesine Bartın Üniversiteli bir grup öğrenci tepki gösterdi. Bartın Üniversiteli bir grup öğrenci adına Mukayeseli Hukuk Doktoru Dr. Abdülmecit Karaaslan tarafından yapılan açıklamada Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş’un görevden alınması istenildi.

Karaaslan: “Dünya ideolojilerden çok çekti”

Hukuk Doktoru Dr. Abdülmecit Karaaslan öğrenci grubunun da yer aldığı açıklamada, “Bir dine inanmak ve onun gereği bir hayat tarzını benimseyerek yaşamak başta anayasamız olmak üzere bütün dünya anayasalarının en temel hak olarak gördüğü bir insan hakkıdır. Devletler, devlet adamları, Hükümet görevlileri ve kanun uygulayıcıları  dini meşruiyetin kaynağı değildirler. Bir insanın nasıl inanacağını, nasıl ibadet edeceğini, nasıl giyineceğini, ne yiyip ne yiyemeyeceğini inandığı dinin temel metinleri ve kutsal kitabı belirler. Ya da inandığı ideoloji ve felsefenin temel ilkeleri belirler. Devletlerin halkı inançsal olarak nizama sokacak sübjektif ideolojileri olamaz. Dünya ideolojilerden çok çekti. Milyonlarca insanın canına mal oldu hala da olmakta. İnsanlar bireysel dini hakkını yaşarken başkasına zarar verme durumu söz konusu olursa devletin bir takım sınırlandırıcı düzenleyici önlemleri olmakla beraber burada ferdin inancı ve umumun selameti düşünülerek ne ferde ne de umuma zarar vermeden orta bir yol bulunmaya çalışılır. Bu konuda alınacak akla gelen onlarca tedbir varken kolaycılık yapıp doğrudan yasaklama cezalandırma yoluna gitmek hak mağduriyetlerine sebep olabilir. En basitinden güvenlik önlemi olarak arabalardaki cam filmi yasaklanmak istenmiş, verilen tepkiler üzerine geri adım atılmıştır. Bu arada birçok maddi kayıp yaşanmıştır. Acele alman bir karar devletin istikrarlı anlayışına hafif de olsa zarar vermiştir. Zararın neresinden dönülürse kardır hesabı isabetli de olunmuştur. Buna benzer olarak ülkemizde yarım asırdan fazla zamandan beridir yaşanan İslam dininin tesettür-örtünme emri ve örgün eğitimin her düzeyinde yaşanan örtünme yasağı, binlerce mağduriyetin yaşanmasına sebep olmuştur. Sayısız hak mücadeleleri sonucu bir son yıllarda bir serbestiyete de kavuşulmuştur. Ama bu durum anayasada açık ve seçik olarak garanti altına alınmış değildir. Birileri hala anayasanın laiklik ilkesinden hareketle bu yasağı tekrar geri döndürme hayalleri kurmaktadır. Bundan dolayı bir takım kendini bilmez sesler hala yerli-yersiz şikayetlerle bu özgürlüğü dolaylı olarak engellemek istemektedir. En son Batman üniversitesinde sayısı çok az, yüzünün bir kısmını örten İslami İlimler fakültesi kız talebelerine güya güvenlik sorunu oluşturuyorlar, terör örgütlerini elemanı olabilirler bahanesiyle üniversite kıyafet yönetmeliği gereği soruşturma yapılması istenmiştir” dedi.

“Özür dilemesini istiyoruz”

Dr. Karaaslan açıklamasının devamında söz konusu soruşturmanın gerekçesinin ise şikayetler olara dile getirildiğini ifade edip, “ Gerekçe olarak yapılan şikâyetler dile getirilmiştir. Bunu yaparken de işi güya “teklif onlardan geldi ye...” getirtmek için önce İslami ilimler fakültesine farklı branştan atanan dekan vasıtasıyla Rektörlüğe yazı yazdırılmış sonra da güya onların isteği üzerine kısaca kıyafet yönetmeliğinin gereği neyse yapılsın yazılı emri verilmiştir. Olayın basına sızması ve arkadaşlarını koruyan üniversite öğrencilerinin protestosu üzerine güya basma bilgi sızdırdı diye soruşturma açılarak bir öğretim üyesi açığa alınmış üçte iki maaştan kesme cezası uygulanacağı ifade edilmiştir. YÖK Denetleme Kurulu olaya el koyunca da Sayın Rektör Prof. Dr. Aydın Durmuş agressifane bir basın açıklaması yaparak bu olayda terör örgütlerinin kumpası var diyerek kendini aklamaya çalışmıştır. Öğrenciler girişlerde özel alanda yüzünü açarak kontrol edilsin diye güya sözlü uyarı yaptığını ifade etmiştir. Madem talebeleri mağdur etmek amacı yoktuysa baştan bu önlemi de yazılı olarak bildirseydi ya. Ya da tamamen hepsini sözlü bildirseydi. Biz, “Bartın-Batman Kardeştir.”, “Bugün birimizin sorunu yarın hepimizin sorunu” sloganından yola çıkarak bu Rektörün diğerlerine ibret olsun diye görevden alınmasını istiyoruz. Ya da bu yaptığından özür dilemesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Dekoltelilere de mevcut kıyafet yönetmeliği uygulansın”

Sınırsız dekolte kıyafeti ile kıyafet yönetmeliğini çiğneyen öğrenci veya öğretim elemanlarına da benzeri yazılı uyarıyı yapılıp yapılmadığını sorarak açıklamasını sürdüren Dr. Karaaslan, “Bu rektör, Anayasamızdaki eşitlik ve tüm dünya adalet vicdanındaki ilkeleri hatırına hiç getirmiş midir? Bu öğrencilerden biri, hayat tarzını değiştirme ihtiyacı hisseden kendi kızı da olabilirdi. Veya mevcut anayasamızda memurların şapka iktisası/giymesi hakkında inkılap kanunu var onu uygulayarak görevine gider gelirken fötr şapka takıyor mu? Teröristin terör yapabilmesi için ille de belli bir kimliğe mi bürünmesi lazım! Niçin Tüm dünyada İslam’ın giyinme sembollerinden biri olan yüzünün bir kısmını örtmek onun ilgisini çekiyor. Ya da geniş pardesü üzerine başörtü giyip şehevi bakışlardan kurtulmak için gözüne koyu gözlük takan ve böylece İslam’ın tesettür emrini ağla ve ideal derecede takva kurallarına göre yaşamak isteyen öğrencileri terörist gibi yaftalamasına sebep oluyor. Herkes modern bir tarzda olmak zorunda mıdır? Geleneği muhafaza da bir erdem değil midir? Ayrıca dinimizin en meşhur 4 mezhebinden üçüne göre yüzün bir kısmını örtmek farz olarak kabul edilirken bu inanç kuralına niçin saygı duyulmuyor. Avrupa gibi ülkelerde rahibeler, İsrail gibi dünyanın en çatışmalı alanında İsrailliler çarşafa benzer yüzünü kapatacak şekilde tesettür uygulamasına izin verirken Türkiye gibi Hanefiliğin çok olduğu, bu tür uygulamaların parmakla sayılacak kadar az olduğu ülkede bunu hazmedemeyenlere bu da bir insan hakkı denilemiyor mu?

Bilindiği gibi üniversitelerde 20 yıldan beri güvenlikçi istihdam edilmekte olup sayıları pek de azımsanmaycak kadar boldur. Üniversitelerin bütçeleri de öyle pek hafife alınacak miktarda değildir. Böyle bir soruşturma-cezalandırma emri çıkaracağına kampüs ve ana derslik ve bina kapılarına mevcut güvenlikçilerin yanında bir bayan görevli ve portatif paravan koyup bu tercihte olan öğrencilerin kimliğini kontrol ettiremez mi! Niçin durumdan vazife çıkarıyor. Bunun sebebinin altında acaba dekoltelileri şikayet etmeyen diğer dindar görevli ve öğrenciler mi var. Biz mi suçluyuz şikayet etmedik diye? Eğer böyleyse şikayet ediyoruz. Dekoltelilere de mevcut kıyafet yönetmeliği uygulansın. Eğer onlara da uygulanmayacaksa ikisi de serbest olsun güvenlik önlemini düzeltsin. Bireyin hakkı için toplumun, toplumun hakkı için bireyin hakkı feda edilemez. Bir orta yol bulunur ki bulmak isteyene onlarca orta yol denge var. Açık öğretim ve Üniversite sınavlarında nasıl güvenlik önlemi alınıyorsa sınavlara kimlik ile giriliyorsa bu sayısı az öğrenciler için “halka hizmet hakka hizmettir” sloganı dâhilinde yapılır.” dedi.

“Buna çok üzülüyoruz”

Dr. Karaaslan açıklamasının son bölümünde ise, “Bartın halkı ve Müslüman kardeşlerim! İstisnalar hariç insaflı Batılılar bizden Müslüman gibi Müslüman olmayı bekliyor ve ona göre bireysel dini tercihimize saygı duymak istiyor. Öte yandan bizde bir takım Müslüman kendini bilmez nadanlar kendi dininin inanışına saygı duymadığı yorumunu bize yaptıracak davranışlarda bulunuyor. Buna çok üzülüyoruz. Sayın Rektörü istifaya veya özre davet ediyor, evrensel gerçekleri göz ardı etmemesini istiyoruz.” ifadelerini kullandı.