Tunç: 'Muhalefetin tavrı net değil'

Anayasa Komisyonunda görüşmeleri başlayan başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği hakkında açıklamalarda bulunan AK Parti Grup Başkanvekili ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, 'Anayasa değişikliğine gerek olmadığı düşüncesi yanlış. Eğer siz bir kanun teklifiyle yola çıkıyorsanız bu kanun değişikliği metni itibariyle sorunlu, hariç bıraktıklarını yasaklıyor. Ama diğer taraftan kanun basit çoğunlukla her an değişebilir ve yasak geri gelebilir. Bu nedenle biz anayasa değişikliği öneriyoruz' dedi.

Tunç: 'Muhalefetin tavrı net değil'

AK Parti Grup Başkanvekili ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, bu hafta Anayasa Komisyonunda görüşülecek olan başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği hakkında TRT Haber’e açıklamalarda bulundu. AK Parti’nin anayasa değişikliğine neden istediğini ve bu değişikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu ayrıntılı bir şekilde açıklayan Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç, şuana kadar muhalefet partilerinin bu değişiklikle ilgili net bir tavır ortaya koyamadıklarını söyledi.  Komisyon görüşmelerinde muhalefetin tavrının da ortaya çıkacağını ifade eden Tunç, AK Parti olarak temennilerinin referanduma gerek kalmadan Mecliste anayasa değişikliğin kabul edilmesi olduğunu belirtti. Yılmaz Tunç, Mecliste nitelikli çoğunlukla değişikliğin kabul edilmemesi durumunda ise referandumu işaret etti.

“Komisyon önce geneli üzerinde görüşecek”

“Milletimiz en doğru hakemdir” diyen Yılmaz Tunç, şunları söyledi:

“Teklifimiz Anayasa Komisyonunda görüşülmeye başlanacak. Anayasa Komisyonundan önce geneli üzerinde görüşmeler yapılıyor. Ardından maddeler oylanıyor. Bu hafta geneli üzerinde görüşmeler yapılıp önümüzdeki hafta da herhalde komisyon çalışmaları kapsamında maddeler üzerinde görüşmeler tamamlanarak Genel Kurula sevk edilecek hale gelir. Başörtüsü konusu 2013 yılına kadar gündemde değildi. 2013 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken bir Başbakanlık Genelgesiyle yıllardır süren, özellikle laikliğe aykırı olarak yorumlanan ve yıllardır mağduriyetlere yol açan bu problemi ortadan kaldırmıştı. Daha önceki yıllarda merhum Özal döneminde yükseköğretimde baş örtüsü serbestliğini sağlayan kanun o günkü muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve iptal edilmişti. Yine 2008 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde “411 el kaosa kalktı” şeklinde manşetlerin atıldığı, başörtüsü serbestliği sağlayan kanun teklifimiz de o dönemde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.

“CHP’nin teklifi yeni yasaklara yol açacak bir teklifti”

Başörtüsünü yasaklayan aslında bir anayasa ve kanun hükmü yokken maalesef fiili olarak, kanunsuz bir şekilde bu yasak yıllarca uygulandı ve kadınlarımız, genç kızlarımız eğitim-öğretim, çalışma hakkından, siyasi haklarından hep mahrum bırakıldılar. 2013 yılında da Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlık Genelgesiyle bu problemi ortadan kaldırdı. 10 yıldır da bir problem söz konusu değildi. Kimse artık o zulümleri hatırlamaz oldu. Ama Sayın Kılıçdaroğlu gece yarısı bir video mesajıyla bu konuda bir kanun teklifi vereceklerini ifade etti ve bir kanun teklifiyle gündeme getirdiler. “Kamuda çalışan memurlara başörtüsü serbestliği getiren bir kanun teklifi öneriyoruz” dediler. Sadece kamuda çalışan memurları kapsayan bu teklif sorunlu ve yeni yasaklara yol açacak bir teklifti. Öğretim kurumları ve özel kuruluşları kapsamıyordu. dolayısıyla oralarda yeniden bir yasağım gelmesi söz konusuydu.

“10 yıldır  bir yasak varmış algısı oluşturuldu”

Ayrıca  bu kanun teklifiyle 10 yıldır fiili bir yasak varmış algısı oluşturuldu. Siz bir yasak düşüncesindeyseniz ve bunu bir kanunla çözmek istediğinizde bu sefer ileride kanun değişikliği Türkiye Büyük Millet Meclisinde basit çoğunluğa tabi olacak. Her an o kanun değişikliği yapıldığı anda yasağın geri gelmesi durumu söz konusuydu. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımız bir anayasa değişikliği teklifi önerdi. “Bu sorunu kökten çözelim. Hiçbir yasağa mahal vermeyelim. Bunan sonra ne kanun değişikliğiyle ne de fiili uygulamalarla uğraşmayalım. Başörtüsüne anayasal güvence getirerek bu problemi gündemden kaldıralım” dedi. “Bunun yanı sıra ailenin korunmasına ilişkin de yeni bir düzenleme yapalım. Ve iki maddeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirerek bu sorunu çözelim. Samimiyseniz bu değişikliğimize destek olun” dedi.

“Bu fıkraların bütün kamuoyu tarafından benimsenmesi gerekir”

Gelinen süreçte biz teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduk. Uzun bir çalışmanın neticesinde bütün milletvekillerimizin imzalarıyla birlikte sunduk. Anayasamızın 24. Maddesinde yer alan “Din ve vicdan özgürlüğü” başlıklı maddesine iki fıkra ekliyoruz. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında hiçbir kadının başı açık ya da örtülü olduğu için bu hakları kullanmaktan yasaklanamayacağını ve hiçbir kadının dini inancı gereği kılık kıyafetinden ya da başının örtülü olmasından dolayı çalışma, eğitim-öğretim, seçme-seçilme, siyasi faaliyette bulunma hakkından ve buna benzer tüm temel hak ve hürriyetlerinden yoksun bırakılmayacağına dair bir düzenleme. Bizim buradaki düşüncemiz net. Hiçbir tartışmaya meydan vermeden eğer başörtüsüne anayasal güvence sağlamak istiyorsanız, bu konunun hiçbir şekilde tartışılmasını istemiyorsanız bu fıkraların bütün kamuoyu tarafından benimsenmesi gerekir. Başörtüsüyle ilgili tartışılan konuda bazı meslekler özellikle üniforma giyilen meslekler vardı. Burada da devlet başörtüsünü koruyarak bu tedbirleri alabileceğine yönelik bu probleminde ileride başka bir probleme yol açmaması için anayasal güvence haline getirdik. Laiklik ilkesine aykırı yorumlanamayacak. Çünkü gerekçe çok açık. Başörtüsünün kılık kıyafet, din ve vicdan özgürlüğü olduğunu vurgulayan önemli gerekçelerimiz var.

Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları düzenlemesi

Ailenin korunmasıyla ilgili de düzenleme çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız Grup Toplantısında yine bahsetti. Aile toplumun temelidir. Milletimizin güçlü olması için aile yapımızın da güçlü olması lazım. Bu nedenle Anayasamızın 41. Maddesinde “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı bu maddeye ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları şeklinde bir düzenleme yapıyoruz. Evlilik birliğinin nasıl kurulacağını tanımlıyoruz. “Evlilik birliği yalnızca kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” diyoruz. Burada ailemizi özellikle küresel anlamdaki sapkın akımlardan korumamız lazım. Bu anlamda da bu değişikliği önemsiyoruz.

“Anayasa değişikliğine gerek olmadığı düşüncesi yanlış”

Anayasa değişikliğine gerek olmadığı düşüncesi yanlış. Eğer siz bir kanun teklifiyle yola çıkıyorsanız bu kanun değişikliği metni itibariyle sorunlu, hariç bıraktıklarını yasaklıyor. Ama diğer taraftan kanun basit çoğunlukla her an değişebilir ve yasak geri gelebilir. Bu nedenle biz anayasa değişikliği öneriyoruz. Anayasa değişiklikleri Mecliste nitelikli çoğunluğa tabi.  400’ün üzerinde kabul edilirse ihtiyari referandum olur. Sayın Cumhurbaşkanımız isterse referanduma götürebilir ki bu konuda açıklamaları var. “400’ün üzerinde kabul edilirse bu Mecliste çözülmüş olur. Bu noktada da referanduma gerek olmayabilir” diye görüşleri var. Ama 360 ile 400 arasında kabul edilirse artık orada zorunlu referandum var. Meclis maddeler kabul etmiştir.  Ama milletin onayına tabi olması lazım. Orada da artık millet karar verir.

“360’ın altına düşmesini beklemiyoruz”

360’ın altına düşmesini beklemiyoruz. Burada partiler grup kararı alamıyor. Gizli oylama yapılacak. Burada milletvekillerimizin elini vicdanına koyarak en doğru kararı vereceğine inanıyoruz. Hem başörtüsüne anayasal güvence sağlayan hem de aile birliğini koruyan bu iki önemli düzenlemeye milletvekillerimizin büyük bir çoğunlukla evet diyeceklerini tahmin edip bekliyoruz. 400’ün üzerinde kabul olsun ve referanduma gerek kalmadan bu iş Türkiye Büyük Millet Meclisinde tamamlansın. Milletimize görevimizi burada yapmış olalım. Ama 360 ile 400 arasında kalırsa da o zaman mecburen milletimize gitmek zorunda kalacağımız. Milletimiz en güzel hakemdir. En doğru kararı verecektir. Biz milletimize güveniyoruz. 360’ın altına düşen madde düşmüş olur ki bunu beklemiyoruz.

“Muhalefet partileri şuanda net bir tavır ortaya koymadılar”

360 ile 400 arasında olursa maddeler ve tümünün oylaması 400’ün üzerinde olursa yine referanduma gerek kalmaz. Burada tümü üzerinde oylama önemli. Maddelerden biri 360 ile 400 arasında kalsa bile Meclis onu çoğunlukla 400’ün üzerinde kabul etmiş olur. Anayasamızın o hükmü açık. Bundan önceki anayasa değişiklikleri de bu şekilde. Temennimiz bunu Mecliste bitirmek. Muhalefet partileri şuanda net bir tavır ortaya koymadılar. Komisyon görüşmelerinde tavırlarını göreceğiz. Farklı açıklamalar yaptılar. Karşı görüşler var. Komisyonda görüşmelerinde de tavırlar ortaya çıkacaktır. Temennimiz hem komisyonda hem de Genel Kurulda nitelikli çoğunlukla kabul edilsin. Edilmezse de milletimize gideriz. Milletimiz en güzel hakemdir.”