Bankoğlu'İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmemiz mümkün değil!'

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle, TBMM Genel Kurul'unda tartışılan Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerine konuşan CHP Bartın milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 'İstanbul Sözleşmesi'nden tek adamın kararıyla çıkılmışken, bu raporun maalesef bir işlevi yoktur' dedi.

Bankoğlu'İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmemiz mümkün değil!'

Kadınların sürekli eş, anne veya kardeş olarak tanımlanmaya zorlandığını belirten Bankoğlu konuşmasına, “Şiddetin her türlüsüne maruz kalan, ama mücadelesinden asla vazgeçmeyen kadınları selamlıyorum. Varoluşunun bile bir mücadeleye dönüştüğü tüm kadın arkadaşlarımın kadınlar günü kutlu olsun,” diyerek başladı. Komisyon raporunun, erkek egemen düzeni eleştirdiğini belirten Bankoğlu, “Bu meclisin komisyonu, raporunda erkek egemen düzeni eleştirirken; tek bir adam, erkek egemen bir zihniyetle kadınların hayatıyla oynadı. Bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir,” dedi. Açıklamasına, “Her 8 Mart’ta kadınlar çiçektir böcektir diyerek, kadının yaşam hakkına ve yaşam tarzına ilişkin ahkam kesilmesinden, bu ahkam kesilirken, karar alma mekanizmalarına kadınların dahil edilmemesinden, tek bir erkeğin ülkedeki tüm kadınlar adına karar vermesinden rahatsızız,” diyerek devam eden Bankoğlu, iktidardaki milletvekillerinin de bundan rahatsız olması gerektiğini belirtti. Bankoğlu, “Komisyon raporu’nuza bakarak anlıyorum ki, aslında sizler de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarken, size danışmayan zihniyetin; en azından verdiğiniz emeğin hatrına bu raporu dikkate almasını istiyorsunuz,” dedi.

“Böyle bir komisyonda kalamazdık”

Hükümetin kadınlara ilişkin söylemlerini eleştiren Bankoğlu, “Bu raporu tartışabilmeyi gerçekten isterdim. Ancak, iktidarın, cinsiyet ayrımcılığını körükleyen söylemleri, istikrarsız politikaları ve kanunları uygulamaması nedeniyle; bu rapor malesef çoktan işlevsiz kalmıştır,” dedi. Raporu yayınlanan komisyondan CHP grubu olarak ayrıldıklarını belirten Bankoğlu, konuya ilişkin “Bu komisyonda, 15 yaşında evliliği savunan kamu görevlileri, çocuğun istismarına ‘istismar demeyelim,’ diyen komisyon üyeleri, şiddet olsa da ailede arabuluculuk teklifiyle gelen bakanlık görevlileri oldu. Usul ve sürece ilişkin taleplerimizi ısrarla gözardı eden komisyon, bu savunmaların hepsine sessiz kaldı. Üstelik, usulen zorunluluk olmasına rağmen, davetlilerden sorularımıza doğru düzgün cevap alamadık. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına, çok eşliliğin ve çocuk istismarının savunulmasına, böyle bir komisyonda, ‘kadına değil, erkeğe şiddet var’ denilmesine bile sesini çıkarmayan bir komisyonun kadına yönelik şiddeti çözebileceğine en ufak bir inancımız kalmadığı için komisyondan ayrılmak zorunda kaldık,” dedi.

“Siz sorumlusunuz!”

Hazırlanan raporda, şiddet mağdurlarının yeterince korunmayacağına ilişkin toplumda oluşan algının yıkılması gerektiğinin belirtildiğini söyleyen Bankoğlu, “Peki kim yaratıyor bu algıyı? Uygulamadığı mevzuatı gözden çıkaran, gün aşırı kadını aşağılar söylemlerde bulunan, çocuk istismarı ve çok eşlilik tartışılırken sesini çıkarmayanlar değil mi? Öyleyse bu algının da, korunamayan, öldürülen ve şiddete uğrayan kadınların da sorumluları onlardır,” dedi.

Hükümetin çelişkili kadın politikaları ürettiğini belirten Bankoğlu, “Bir yandan bu komisyon kuruluyor, bir yandan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıyor. Bir yanda, şiddete karşı eylem planları hazırlanırken; öte yandan nafaka tartışması başlatılıyor. Kravat indirimini kaldıralım derken, bir anda, cinsel istismarın meşrulaştırılmasından bahsediyorlar. Bir tarafta sığınma evleri artacak vaatleri, bir tarafta aile arabuluculuğu tartışmaları. Bir grup iktidar mensubu, ısrarla toplumsal cinsiyet eşitsizliği yok, fıtrat farklılığı var, diyor. Halbuki, verdikleri raporun kendisi toplumdaki cinsiyet algılarının adaletsiz olduğundan bahsediyor. Bu tutarsızlıkla, çözüme varamayız,” dedi.

Kadına yönelik şiddetin, halihazırda var olan mevzuatın etkin bir şekilde uygulanamamasından kaynaklandığını belirten Bankoğlu, “Uygulama olmayınca, mevzuatın anlamı kalmaz. Bu kaçıncı şiddet raporu, kaçıncı araştırma komisyonu?! 2015’te 717 sayılı komisyon raporu da bugünkü raporla benzer şeyleri söylüyor. 6 senedir uygulamada sıkıntı var. Küresel Cinsiyet Uçurumu’nda Türkiye 156 ülke arasında 133’üncü. Koruma altında, uzaklaştırma kararı olan kadınlar bile şiddete uğruyor. Katiller iyi hal indirimleriyle adeta ödüllendiriliyor. Artması gereken sığınma evleri türlü sebeplerle bir bir kapatılıyor. Kadına ilişkin veri toplaması gereken TÜİK, yaklaşık 10 senedir işini yapmıyor. Hükmedilen nafakaların yarısından fazlası ödenmezken sesi çıkmayanlar, iş nafakayı tartışmaya gelince bir anda konuşmaya başlıyor,” dedi.

“Siz rahatsız olmuyor musunuz?”

AKP’nin kadın politikalarının içinin boş olduğunu belirten Bankoğlu konuşmasına iktidar milletvekillerine seslenerek devam etti. İktidar milletvekillerine, “Algı değişti denilerek, sizin hakkınızı koruyan bir sözleşmenin feda edilmesinden rahatsız olmuyor musunuz,” diye soran Bankoğlu, “Parti mensuplarınızın cinsiyetçi söylemlerinden, yaşam tarzlarınızla devamlı yorum yapmalarından rahatsız olmuyor musunuz? Her gün bir kadın katli görmekten, kravat indirimlerinden, kız çocuklarınız yalnız başına sokağa çıkarırken tedirgin olmaktan, kadın olarak siz rahatsız değil misiniz? 1935’te parlamentoda kadın temsilinde dünya ikincisi olan Türkiye bugün 119’uncu sırada. İktidar vekilleri olarak siz, partinizde, mecliste, eski iş yerlerinizde bir avuç kadın olmaktan, sürekli mobbinge uğramaktan ve varoluş mücadelesi vermekten yorulmadınız mı? Sürekli uygulanmayan kadına şiddet raporları hazırlıyorsunuz, ortada hala doğru düzgün bir şiddet ve cinayet verisi yok. Siz, koruma talep eden kadınların, eşlerine teslim edilip, ölüme yollanmasından; durup durup çocuklarla ilgili evlilik fetvası veren din görevlilerinden bıkmadınız mı,” diyerek sözlerine devam etti.

Kadın dayanışmasının bugün en güçlü muhalefetlerden biri olduğunu belirten Bankoğlu, “Davranışla desteklenmeyen sözün hükmü yoktur. Hükümetin sözleri de bu yüzden hükmünü kaybetmiştir. Kadınlar bunu biliyor. Bu yüzden de, onları sindirmeye ve yok etmeye çalışan eril iktidara karşı mücadelesine devam ediyor. Çünkü biz kadınlar, sizin aksinize ölümden değil yaşamdan yanayız” diyerek sözlerini sonlandırdı.