Bankoğlu: 'Eğitimin de öğretmenlerin de durumu acıklı'
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, öğretmenlerin sorunlarına dikkat çekerek hükümeti eleştirirken 'Emekçi kesimin tamamını yok etme konusunda çok marifetli olan hükümet öğretmenleri kazançlarıyla, müfredat baskısıyla, dünya görüşleriyle damgalayan, insanlık onuruna yakışmayacak gelir baskısıyla eğitimi niteliksiz hale getirmeyi başarmıştır. Eğitimin de öğretmenlerin de durumu acıklıdır! Köylerde, şehirlerde, ülkemizin her yerinde işini şevkle yapan, her türlü fedakarlığa katlanarak en az kendisi kadar zor durumdaki öğrencilerine eğitim veren, sahip çıkan tüm öğretmenlerimize minnettarız. Öğretmenlerimizin değerini gönülden bildiğimiz gibi onların daha iyi koşullarda çağdaş eğitim koşullarında, dünya standartlarında bir müfredatla çalışacakları aydınlık günler için mücadelemize devam edeceğiz.' dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Öğretmenler Günü’ne ilişkin açıklamada bulunurken Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve bakanlığın uygulamalarına yönelik ağır eleştirilerde bulundu.
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada öğretmenlerin sorunlarına dikkat çekerek hükümeti eleştiren Bankoğlu, şunları kaydetti:
“Milli Eğitim Bakanlığı makamında oturan kişi tarihimizin en karanlık Milli Eğitim Bakanı olarak anılacağını biliyordur. Öğretmen olmayan MEB Bakanı öğretmenler için neler demiş? ‘Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor.’ Bunu da cemaatleri ve tarikatleri fonlayan birisi söylüyor! Bir başka örnek Yusuf Tekin’in müsteşar olduğu dönemde iktisat bölümü mezunu eşi Ayşe Tekin’in uzun yıllar 'vekaleten' Halk Eğitim Merkezi Müdürü olarak görev yaptığı ve daha sonra da okul müdürü olarak atandığını biliyoruz. Eşini fonlamakta bir sıkıntı yok yani! Ne güzel değil mi? Kız çocuklarına ayrı okul açmak isteyen Bakan ne diyor ‘Kendi icat ettiğin laikliği bana dayatıyorsun! Sizin laiklikten anladığınız şey şu: Camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuran öğrenmesini yasaklamak…’ Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmadığı zaman bir ülkenin başına ne felaketler geldiğinin dersini 15 Temmuz’dan bile çıkartamamış bir yetkili görüyoruz. Pozitif bilimlere, aydınlığa düşman bir zihniyeti bize dayatan bir hükümet işbaşında.
“Gencecik öğretmen adaylarının hayatlarıyla oynanıyor”
Müjde diye açıklama yapanlara söylüyorum, müjde verecekseniz söz verdiğiniz ama ısrarla tutmadığınız mülakat torpilini iptal edin. Sözleşmeli öğretmenlik ilkelliğini kaldırın. Uzman-Başöğretmenlik kılavuzunu yayımlayın. Ek ders ücretlerine hayatın olağan akışına uygun zam yapın.
Şu haksızlığa bakın, KPSS puanı mükemmel olan bir öğretmen alt sınırdan KPSS’yi ancak geçen bir başka öğretmen karşısında çaresiz. Tam puan bile alsa atamasına ancak yüzde 50 etki ediyor. Neden mi? Geri kalan yüzde 50 oran ise puanı kötü de olsa yandaşı almak için hazırlanmış şahane bir tezgah. Bu mülakatları yapanlara, sorulan sorulara filan girersek zaman yetmez. Milli Eğitim Bakanı olarak adını unutulmazların bir numarasına yazdıran Yusuf Tekin ne demişti? ‘En iyi öğretmeni seçmek için mülakat yapıyoruz’ bilimle alakası olmayan kişi mülakatta anlayacakmış iyi öğretmeni! Beceriksizlik, liyakatsizlik ve ne ararsanız içinde olan bir süreç var. Torpil, adam kayırma, haksızlık yetmezmiş gibi bir de öğretmenlere mülakata girdikleri şehirlere göre puan verildi. Bu saçmalığı anladığında mülakatları derhal iptal edip KPSS sonuçlarına göre atama yapılması ya da ülkemizde olmayan istifa müessesi devreye girmeliydi. Tabi böyle gelişmiş, demokratik, hukuk devleti ülkelerinde olacak şeyleri beklemek de saflık olur. Ne de olsa kul hakkı yeme konusunda kimse ellerine su dökemez. Hakkını alamayan gencecik öğretmen adaylarının da tıpkı hekimlerimiz gibi hayatlarıyla oynanıyor.
“Eğitimi niteliksiz hale getirmeyi başardılar”
Türkiye AKP tarafından çifte standartlar ülkesi yapılmıştır. Evrensel hukuka karşı AKP hukuku, gerçek enflasyona karşı AKP enflasyonu, ihale rekabetinde AKP şartları, kamuda tasarrufa karşı AKP müsrifliği, ceza karşılığı olan her suçta AKP dokunulmazlığı… Say say bitmez! Bunların karşılığı ne mi oldu? Emekçi kesimin tamamını yok etme konusunda çok marifetli olan hükümet; öğretmenleri kazançlarıyla, müfredat baskısıyla, dünya görüşleriyle damgalayan, insanlık onuruna yakışmayacak gelir baskısıyla eğitimi niteliksiz hale getirmeyi başarmıştır. Eğitimin de öğretmenlerin de durumu acıklıdır! Köylerde, şehirlerde, ülkemizin her yerinde işini şevkle yapan, her türlü fedakarlığa katlanarak en az kendisi kadar zor durumdaki öğrencilerine eğitim veren, sahip çıkan tüm öğretmenlerimize minnettarız. Öğretmenlerimizin değerini gönülden bildiğimiz gibi onların daha iyi koşullarda çağdaş eğitim koşullarında, dünya standartlarında bir müfredatla çalışacakları aydınlık günler için mücadelemize devam edeceğiz. Sözlerimi Ulu Önderimiz ve Baş Öğretmenimiz Atatürk’ün sözleri ile noktalıyorum ‘En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur.” (Haber Merkezi)