Bankoğlu, eczacıların sorunlarını aktardı

CHP Bartın Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Aysu Bankoğlu, 14 Mayıs Eczacılık Günü dolayısıyla açıklama yaparak hem eczacıların sorunlarını dile getirdi hem de 'Tüm eczacılarımızı öncelikle sabırlarından dolayı kutluyorum' dedi.

Bankoğlu, eczacıların sorunlarını aktardı

CHP Bartın Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Üyesi Aysu Bankoğlu, dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını kapsamında tüm sağlık çalışanlarının büyük emek ve fedakârlık gösterdiğin, söyleyerek 14 Mayıs Eczacılık Gününü kutladı. Bankoğlu,   En büyük hazinemizin sağlık olduğunun bir kez daha büyük bir sınavla karşımıza çıktığı şu günlerde, sadece hastanelerde çalışan emekçilerimiz değil; eczacılarımız da büyük öneme sahiptir. Eczacılık eğitiminin başladığı 14 Mayıs tarihini, Eczacılık Günü olarak benimsemiş olan ülkemizde, sağlık sektörünün ayrılmazı eczacılarımızın çalışma koşulları, ne yazık ki, ülke koşullarından farksızdır" dedi.

“Hıfzıssıhha Enstitüsü 2011’de kapatıldı”

Bankoğlu, içerisinde bulunduğumuz salgın sürecinde dışa bağımlılığın, yeterince üretim yapmamanın ve yapılan çoğu yatırımı da bilime değil, tam aksine betona ve şaşaalı görünmeye harcamanın zararlarını fazlasıyla gördüklerinin altını  çizerek  "1928 yılında sağlık hizmetleri konusunda çok büyük bir Cumhuriyet kazanımı olarak kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, AKP’nin üretim ve araştırmadan uzak anlayışıyla 2011 yılında kapatılmıştır. Yerli ve millînin ne olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin damarlarına kazıyan Atatürk’tür. Onun önderliğinde yol alan ve tam bağımsız bir cumhuriyet olmak için şekerden ilaca,  mensucat fabrikalarından hıfzıssıhhaya kadar yeri doldurulamayacak kurumlar inşa edilmiştir. AKP ise iktidara geldiği günden beri bu değerleri satarak, kapatarak veya fiilen etkisizleştirerek yolun sonuna gelmiş bulunuyor. Sanki kendi fikirleriymiş ve yeniymişçesine “yerli ve milli ilaç” diye ortaya attıkları fikir, zaten 1928 yılında, Atatürk zamanında serum ve aşı üretimi ile ilgili araştırmaları yapmak üzere başlamıştı. Verem, kuduz, çiçek, kolera ve grip aşılarımızı kendi ürettiğimiz Hıfzıssıhha Enstitüsü, 1940 yılında Çin’de baş gösteren kolera salgınına dahi aşı gönderiyordu. Özel sektör ve yabancı sermaye sevdasının adım adım bitirdiği ilaç sektöründen bahsediyorum. Şimdilerde ise milyonlarca dolar para yurt dışından gelen aşı ve ilaçlara akıtılarak "yerli ve milli masalları" anlatılmaya devam ediliyor” şeklinde konuştu.

“Maske konusu fiyaskoya dönüştü”

Bankoğlu, eczacıların, doktor ve hasta ilişkisinin öncesi ve sonrasında büyük öneme sahip olduğunu, eczacıların 7/24 hizmet vererek ekonomik anlamda gittikçe zorlaşan koşullara rağmen ayakta kalmak için her türlü fedakârlığı yaptığını belirtti ve şunları ekledi:

“Yerli ve milli olmamanın zararlarını bütün ülke birlikte çekiyoruz ancak kontrolsüz bir ekonomi ve buna bağlı sürekli artan döviz kurları yüzünden ilaç fiyatları da alıp başını gitmiştir. Eczacılarımız, ilaca ulaşma ve ilacı ulaştırma konusunda gittikçe müşkül durumdadır. Sadece ilaç mı? Eczacılarımız, pek çok önemli ilacın ithal edilmemesine bağlı olarak hastalarla sıkıntılı olaylara da maruz kalabilmektedir. Bunun üzerine, pandemi sürecinde eklenen ve AKP hükümetinin beceriksizliğiyle tam bir fiyaskoya dönüşen "maske" konusuyla da boğuşmaya devam ediyorlar. Yurttaşlara bir türlü ulaştırılamayan maske, ardından gelmeyen kod, ulaşmayan maske, parayla satış asla yok, belki satış olur ve son olarak eczaneler ile diğer belli yerlerin maskeyi parayla satmaları kararıyla bugüne kadar gelinmiş bir süreç. Tüm eczacılarımızı sabırlarından dolayı kutluyorum. Bütün bu yönetim zaafına rağmen sabır ve anlayışla yurttaşlara mevcut olanları aktarmayı başardılar.”

 “Yandaşsız çalışamayan hükümet  ömrünü  tamamladı”

AK Parti hükümetinin ülkeye verdiği en büyük zararlardan birisinin de ihtiyaçtan fazla üniversite açmak olduğunu belirten Aysu Bankoğlu,  “Mezunlarının istihdam edilemeyeceğini bilmelerine rağmen ve gereksinim olmadığı hâlde açılan, fazla fazla mezun veren bölümlerden birisi de eczacılık fakülteleridir. Bu noktada, eğitim kalitesinin düşüklüğünden söz etmeyelim bile. Ancak bu mezunların ne yapması bekleniyor? Ülkenin geleceğine bu kötülüğü yapmaktan artık vazgeçin. Yurttaşlara, ülkenin geleceğine, yerli ve milli üretime değer vermeden giden bu sistemsizlik, aslında can çekişmektedir. Yine partiler üstü çözülmesi gereken bu konuda da eleştirilere ve önerilere kulaklarını tıkayan, ortak çalışma kültürü barındırmayan, çıkarsız yahut yandaşsız çalışamayan hükümet de ömrünü artık tamamlamıştır; tedavisi de reçetesi de kalmamıştır.

 14 Mayıs Eczacılık Günü’nde ve bundan sonra, sağlık çalışanlarının ayrılmaz parçası, birçok zaman sağlık sorunlarımızın ilk durağı olan eczacılarımız, hak ettiği değeri görmelidir. Sağlığımızı tehdit eden bu günler nihayet bitecek ve her şey çok güzel olacak” ifadelerinde bulundu.