KESK'ten Seyyanen Artış Tepkisi
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 1 Aralık gecesi görüşülerek kabul edilen ve gelen tepkilerin ardından iptal edilen maaş artış önergesi, kamu sendikalarının tepkisine neden oldu. Önergeye göre üst düzey yöneticiler ile başmüfettiş ve müfettiş gibi kariyer kadrolarında bulunanlara 10 bin TL ile 40 bin TL arasında değişen, ortalama 30 bin TL seyyanen artış yapılması planlanıyordu.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), önemli bir düzenlemenin sendikalardan ve kamu emekçilerinden gizlenerek “gece yarısı önergesi”yle komisyona sunulmasını kınadı.
KESK Dönem Sözcüsü ve ESM İl Temsilcisi Mehmet Maden, yaptığı açıklamada söz konusu düzenlemenin büyük ölçüde iktidara yakın üst düzey bürokratları kapsadığını belirtti.
Maden, Cumhurbaşkanı tarafından seçim öncesi verilen “memur emeklilerine seyyanen ödemenin yansıtılması” sözünün 2,5 yıldır tutulmadığını hatırlatarak, kamu emekçilerinin ve emeklilerin ekonomik olarak her geçen gün daha fazla sıkıntıya sürüklendiğini belirtti.
Enflasyon verilerinin maaşları erittiğine dikkat çeken Maden, TÜİK’e göre konut enflasyonunun %49,92, eğitim enflasyonunun ise %66,17 olduğunu vurguladı.
KESK, toplu sözleşme süreçlerinin hükümet, hakem kurulu ve iktidara yakın sendikaların “danışıklı dövüşü” sonucunda etkisiz hale geldiğini savunarak, yıllardır kamu emekçilerinin gerçek anlamda temsil edilmediğini belirtti.
Maden açıklamasında şunları kaydetti: “Medyaya yansıyan bilgilere göre 1 Aralık gecesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna bir önerge verilmiştir. Komisyonda kabul edilen ve önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kuruluna sunulması beklenen önergeye göre; üst düzey yöneticilerin ve merkez teşkilatına ait genel idare hizmetleri sınıfında yer alan başmüfettiş, müfettiş gibi kariyer personel kadrolarında görev yapanların maaşlarında, bulunduğu kadroya göre 10 bin TL ile 40 bin TL arasında değişmekle birlikte, ortalama 30 bin TL tutarında seyyanen artış yapılmaktadır.
KESK olarak öncelikle böylesine önemli bir konunun sendikalardan, konfederasyonlardan, kamu emekçilerinden adeta kaçırılarak, “bir gece ansızın” Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilmesini, önergenin alelacele görüşülüp kabul edilmesini kınıyoruz.
Tüm kamuoyu, mevcut durumda üst düzey yöneticiler olarak tanımlanan bürokrasinin önemli bir kısmının 23 yıldır ülkeyi yönetenlerin döneminde göreve getirildiğini, bunların bir kısmının da adeta “kraldan çok kralcı” kadrolardan oluştuğunu görmekte, bilmektedir. Sözü, hiç eğip bükmeden, bir kısmını tenzih ederek ifade edelim ki; önerge ile öncelikle “iktidar ile tam uyum içinde olan” bu kadroların ödüllendirilmesi, “motivasyonlarının arttırılması” hedeflenmektedir.
İşin özü bu Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen önerge ile ezici çoğunluğu 23 yıldır ülkeyi yöneten iktidar tarafından göreve getirilen yönetici kadrolar en az 30 bin TL seyyanen maaş artışı ile ödüllendirilmektedir. Buna karşın, 86 milyona verilen kamu hizmetlerinin tüm yükünü çeken 4 milyon kamu emekçisi ise göz göre göre cezalandırılmaktadır.
Cezalandırılan bir başka kesim ise sefalete itilen 2,5 milyon kamu emeklisidir. 2023 genel seçimleri öncesinde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından, emeklilere, “memurlara verilen seyyanen ödemenin memur emeklilerinin aylıklarına da yansıtılması” sözü verilmiş ama 2,5 yıldır emeklilerimiz oyalanmaktadır,
Geldiğimiz noktada ortalama kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına kadar inerken, emekli maaşları açlık sınırı altında kalmıştır.
En yüksek enflasyon sırlamasında OECD ülkeleri içinde açık ara birinci sırada, dünyada ise beşinci sırada olan ülkemizde bizlerin reel maaşları hızla erirken temel giderlerimiz arasında yer alan konut enflasyonu TÜİK rakamlarına göre %49,92, eğitim enflasyonu ise %66,17 olmuştur. Dolayısıyla aldığımız maaşlar her geçen gün en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamayacak ölçüde erimektedir.
Milyonlarca kamu emekçisinin, emeklinin yıllardır adım adım içine itildiği mevcut karanlık tablo Hükümet-Hakem Kurulu ve yandaş konfederasyonların yönetimi arasındaki danışıklı dövüş oyunlarının ve bunun bir parçası olan sözde toplu sözleşmelerin eseridir.
Varlığını, üye sayısını rekor düzeyde arttırmayı 23 yıldır ülkeyi yönetenlere borçlu olan sendika, söz konusu borcun diyetini yıllardır kendi üyeleri de dâhil olmak üzere tüm kamu emekçilerine, emeklilere, daha fazla yoksulluk, daha fazla güvencesizlik olarak ödetmektedir.
KESK olarak bu ülkenin onurlu tüm kamu emekçilerinin, emeklilerinin hak ettiği insanca yaşamaya yetecek bir ücret, demokratik-adil bir çalışma yaşamı istiyoruz.
Bunun için temel taleplerimiz açık ve nettir. Öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 18 bin 682 TL olarak verilen ilave seyyanen ödenek tutarının taban aylık katsayısına dâhil edilmesini, söz konusu tutarın mevcut emekli aylıklarına da yansıtılmasını istiyoruz.
En düşük kamu emekçisi maaşının yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını istiyoruz.
Konut sahibi olmayan tüm kamu emekçilerine konut hakkı kapsamında Kira Desteği verilmesini istiyoruz. Mevcutta çok düşük olan eş ve çocuk yardımlarının yaşadığımız gerçek enflasyon temel alınarak güncellenmesini istiyoruz.1. Dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmesini istiyoruz. Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz.
Maaşlarımızdan kesilen Gelir Vergisi 1. dilim oranının %15 ten %10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan kesilen Gelir Vergisi’nin bu oranda sabitlenmesini istiyoruz.
Tek yol vardır. O da grev hakkımızı teminat altına alan, evrensel sendikal normlarla uyumlu bir yasadan, gerçek bir toplu sözleşme sisteminden geçmektedir. Bunun için iktidarı; bu ülkenin kamu emekçilerinin çoktan hak ettiği, sendikal hak ve özgürlükleri sınırlayan değil genişleten bir yasa yapım sürecini hemen bugün başlatmak, bu sürece tüm sendikaların katılımını sağlamak üzere göreve çağırıyoruz.
Hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini ise haklarımız için omuz omuza mücadele etmeye davet ediyoruz.”
Haber: Erkan Hızoğlu