Madencilerden Amasra'da eylem

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'nde çalışan maden işçileri, Amasra'da anlaşma sağlanamayan kamu çerçeve protokolüne tepki olarak eylem yaptı. Genel Maden İşçileri Sendikası Amasra Şubesi Başkanı Ümit Çınar, 600 bin kamu işçisini ilgilendiren kamu çerçeve protokolünde Hükümet'in TÜHİS aracılığıyla verdiği zam teklifinin kabul edilemez olduğunu söylerken, 'Görüyoruz ki ne bizi duyan olmuş, ne de halkın gerçekleriyle yüzleşen. Hükümet geçtiğimiz hafta cuma günü yapılan toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun olan, kabul edilebilecek bir teklif sunmamıştır. Hatta öyle bir teklif ki işçinin emeği adeta yok sayılmıştır. Bize reva görülen ücret tüm ülkede işçi kitlemiz ve kamuoyu tarafından üzüntüyle karşılanmıştır.'dedi.

Zonguldak'ta GMİS'in gerçekleştirdiği eylemin yanı sıra Amasra'da da GMİS Amasra Şubesi, maden işçileriyle birlikte kamu çerçeve protokolünde verilen zam tekliflerine tepki olarak TÜRK-İŞ'in aldığı eylem kararı kapsamında yürüyüş gerçekleştirdi. İşçiler yürüyüş sırasında, “Direne direne kazanacağız”, “İş ekmek yoksa barış da yok”, ‘Şimşek şaşırma sabrımızı taşırma”, “İşçiyiz haklıyız kazanacağız”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, ”Türk-İş nerede biz oradayız”, “işte madenci işte sendika” sloganlarını attı. Yürüyüşün ardından GMİS Amasra Şube Başkanı Ümit Çınar, ilçe meydanında TÜRK-İŞ'in bildirisini okudu.

“Artık yeter, sabrımız taştı”

GMİS Amasra Şube Başkanı Ümit Çınar okuduğu basın bildirisinde şu ifadelere yer verdi: “Değerli Basın Emekçileri, Kıymetli Emekçi Kardeşlerim Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Artık Yeter, Sabrımız Taştı!". Biz kamuda çalışan işçiler olarak; 2025 yılı Toplu İş Sözleşme sürecinde karşılanmayan taleplerimiz, ücret artışımız ve haklarımız için verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi her fırsatta dile getirdik.

Bu kararlı duruşumuzun bir parçası olarak eylem planımızı kamuoyuna basın aracılığıyla duyurduk. Geçtiğimiz hafta, 81 ilde iş yerlerimizin önünde bildirilerimizi okuduk.

Uyardık, çağrıda bulunduk. Dedik ki: “Geçim derdi büyüdü, bu teklif toplu sözleşme değil, toplu oyalamadır! İşçiyi, emekçiyi açlığa mahkûm etmektir!”. Ve bugün, eylem planımız doğrultusunda bir adım daha atıyoruz: Alanlardayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz.

“İşçinin emeği yok sayılıyor”

Fakat görüyoruz ki ne bizi duyan olmuş, ne de halkın gerçekleriyle yüzleşen. Hükümet geçtiğimiz hafta cuma günü yapılan toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun olan, kabul edilebilecek bir teklif sunmamıştır. Hatta öyle bir teklif ki işçinin emeği adeta yok sayılmıştır.

Bize reva görülen ücret tüm ülkede işçi kitlemiz ve kamuoyu tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Neden mi üzüldük.

Bir söz vardır bilirsiniz; Baltayı ağaca vurmuşlar. Balta ağaca ‘Neden üzüldün?' diye sormuş. Ağaç demiş ki! 'Senin bana yaptığına değil, sapı gövdemdendir ben ona üzüldüm.' demiş.

Bizi yönetenlere söylüyoruz; Bu ülke hepimizin ve biz ülkemize milletimize hizmet ediyoruz ... Siz bunu unuttunuz! Biz ona üzüldük.

“Emek mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz”

Buradan meydanlardan bir kez daha sesleniyoruz! Biz emekçiyiz! Biz işçiyiz! Biz köle değiliz! Biz çalışıyoruz, onlar oyalıyor. Biz üretiyoruz, onlar görmezden geliyor.

Taleplerimiz duyulana kadar, Haklarımız teslim edilene kadar, Emek mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İşte bu yüzden artık sokaktayız, meydanlardayız, alanlardayız!

“Eylemse eylem, grevse grev..”

Geçinemiyoruz. Zordayız. Eylemse eylem, grevse grev! Meydanlarda mı yatacağız yatarız, aç mı kalacağız kalırız. Zaten çalışan biziz, zaten aç kalan biziz. İşçiyiz biz işçi ... Hakkımızı alana kadar, direne direne kazanacağız.! TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla halkın yaşadığı gerçekler arasında dağlar kadar fark var. TÜİK in verileri yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Mutfakta yangın var, ama TÜİK hâlâ “güzel havalardan” bahsediyor! Biz emekçiler pazarda, manavda, sokakta gerçek enflasyonu yaşıyoruz. Açıkladığınız veriler bu yangını ne söndürebilir, ne de gizleyebilir! Pazardan eli boş dönen emekçi TÜİK'in verilerine değil, cebindeki üç kuruşa bakarak yaşamaya çalışıyor. Gerçekleri görmek istiyorsanız TÜİK'in raporlarına değil, işçinin boş tenceresine bakın!

Maaşlarımız daha cebimize girmeden yüzde 27'si eriyor. Ülkemizde vergi yükü işçinin emekçinin sırtına bindirilmiş. Az kazanandan çok vergi alan bir sistemde adaletten söz edilemez. Yanlış hesaplarınızın faturasını biz emekçilere ödetemezsiniz!

Çıkıp bir sokağa bakın, çarşıya pazara bakın! Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz! Kuru vaat değil, toplu sözleşme hakkı istiyoruz! Adil bir ücret, güvenli bir gelecek istiyoruz!

“Susmayacağız”

Onurlu bir yaşam talebimizden geri adım atmayacağız! Emeğimizi yok sayanlar işçinin sesini duyana kadar susmayacağız! Sokaklardayız! Meydanlardayız! Alanlardayız! Yaşasın emek ve dayanışma mücadelemiz! Yaşasın işçinin onurlu direnişi! Yaşasın TÜRK-İŞ!”

Haber: Erkan Hızoğlu

Bakmadan Geçme