Emek ve Dayanışma Günü yağmura rağmen coşkuyla kutlandı
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Bartın'da bu yıl da coşku, kararlılık ve geniş katılımla kutlandı. Bartın 1 Mayıs Tertip Komitesi'nin öncülüğünde düzenlenen etkinlikler, Kemer Köprü Meydanı'nda başladı. Yağmura rağmen yüzlerce kişi, ellerinde pankartlarla, sloganlarla Şadırvan Caddesi, Eski Belediye önü ve Hamam Sokak güzergâhını takip ederek Cumhuriyet Meydanı'na yürüdü. Kutlamalara sendikalar, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, işçiler, emekçiler ve vatandaşlar yoğun katılım gösterirken alanı dolduran kalabalık, halaylar çekip müzik eşliğinde 1 Mayıs'ı şenlik havasında kutladı.
Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen mitingde Bartın 1 Mayıs Tertip Komitesi adına Eğitim Sen Bartın Şube Başkanı İsmet İpci ile işçi sendikaları adına GMİS Amasra Şube Başkanı Ümit Çınar konuştu.
Eğitim Sen Bartın Şube Başkanı İsmet İpci, yaptığı konuşmada 1 Mayıs'ın emekçilerin haklarını ve taleplerini haykırdığı tarihsel bir gün olduğuna dikkat çekti.
İpci ayrıca laik, bilimsel ve eşitlikçi bir eğitim sistemine vurgu yaparak, barış, demokrasi ve özgürlük taleplerinin gençliğin haykırışıyla birleştiğini belirtti.
GMİS Amasra Şube Başkanı Ümit Çınar ise konuşmasında 1 Mayıs'ın emekçilerin alın teriyle kazandığı hakların simgesi olduğunu ifade etti.
Çınar ayrıca kıdem tazminatı, asgari ücretin insanca yaşama uygun olması, taşeron işçilerin kadroya alınması ve gençlerin yurt dışına göç etmek zorunda kalmadan ülkelerinde umutla yaşayabilmesi gerektiğini vurguladı.
Mitingde sık sık, “Yaşasın 1 Mayıs”, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Ekmek, Barış, Özgürlük” sloganları atılırken konuşmalarda şu ifadelere yer verildi.
“Gençler diplomalarıyla birlikte işsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm ediliyor”
Bartın 1 Mayıs Tertip Komitesi adına Eğitim Sen Bartın Şubesi Başkanı İsmet İpci yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı, “1 Mayıs, emekçilerin insanca yaşam, eşitlik, özgürlük ve barış talepleriyle alanları doldurduğu; dünyanın dört bir yanında mücadele ve dayanışmanın yükseltildiği tarihsel bir gündür.
Bugün Türkiye'de milyonlarca emekçi, artan hayat pahalılığı, derinleşen yoksulluk, işsizlik ve adaletsizlik kıskacında yaşam mücadelesi veriyor. Eğitim, sağlık başta olmak üzere en temel sosyal haklar ticarileştiriliyor; güvencesiz çalışma biçimleri olağanlaştırılıyor. Emekçiler düşük ücretlerle, sözleşmeli, esnek ve angarya çalışmaya zorlanıyor. Gençler ise diplomalarıyla birlikte işsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm ediliyor.
Ülkemiz yalnızca ekonomik krizle değil; demokratik hakların gasp edilmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin yok edilmesiyle de ağır bir baskı altına alınmış durumda. Muhalif siyasetçilerin sendikacılara, gazetecilerden öğrencilere kadar toplumun tüm kesimleri, iktidarın otoriter uygulamalarının hedefi haline gelmiş bulunuyor.
Gençlerin eşit, özgür, bilimsel ve demokratik bir Türkiye için yükselttiği talepleri, Eğitim Sen olarak kendi mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Barış, demokrasi ve özgürlük talebi, yalnızca emekçilerin değil, geleceğini savunan gençliğin de ortak haykırışıdır!
“1 Mayıs'ta emeğin, özgürlüğün ve barışın sesini büyütüyoruz”
Bir arada yaşama hakkını, ifade özgürlüğünü, laik, bilimsel eğitimi, güvenceli ve insanca yaşam koşullarını, herkes için eşit yurttaşlık ilkesini savunmak için; Bizler 2025 1 Mayıs'ında: Vergide adaletsizliğe, adaletsiz vergi sistemine, ücretlerin erimesine karşı adalet talebiyle, kamusal hakların gasp edilmesine, eğitim ve sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine karşı eşit ve parasız hizmet talebiyle, kamuda güvencesiz istihdama, sözleşmeli çalışmaya karşı kadrolu, güvenceli çalışma için, gençlerin geleceğini yok eden işsizliğe, geleceksizliğe ve eğitimdeki eşitsizliklere karşı umut ve özgürlük için, ifade özgürlüğüne, sendikal haklara ve barışçıl gösteri hakkına sahip çıkmak için, kayyım politikalarına, siyasi operasyonlara ve halk iradesinin gaspına karşı demokratik bir Türkiye için, eğitimde dinselleştirme politikalarına ve ayrımcılığa karşı laik ve özgür eğitim için, KHK rejiminin sona ermesi, hukukun üstünlüğünün ve adaletin yeniden tesis edilmesi için, kadınlara, çocuklara ve tüm ezilenlere yönelik şiddet, istismar ve ayrımcılığa karşı eşit ve özgür bir yaşam için, iş cinayetlerine, kadın cinayetlerine ve doğa talanına karşı yaşamı ve doğayı savunmak için, üniversitelerde bilimsel özerkliğin, akademik özgürlüğün ve demokratik katılımın sağlanması için, 1 Mayıs'ta emeğin, özgürlüğün ve barışın sesini büyütüyoruz!
“Mücadeleyi ortaklaştırırsak kazanabiliriz”
Bu karanlık tabloyu değiştirecek olan; emeğin örgütlü gücü, halkın ortak iradesi ve gençliğin dirençli umududur.
Yoksulluğa, güvencesizliğe, baskıya ve adaletsizliğe karşı ancak birleşirsek, mücadeleyi ortaklaştırırsak kazanabiliriz!
Bugün korku politikalarına karşı cesareti, geleceksizlik dayatmasına karşı umudu, baskıya karşı dayanışmayı büyütme zamanıdır.
Bugün yalnız değil, milyonlar olduğumuzu; sesimizin, taleplerimizin ve hayallerimizin bu toprakları değiştirecek güçte olduğunu hatırlama günüdür.
Ülkenin geleceği; tarikatların ve cemaatlerin değil, laik, bilimsel, eşitlikçi ve kamusal bir anlayışla örgütlenen halkların elinde yeniden kurulmalıdır.
Gençlerin özgürce düşünerek üretebildiği; toplumun tüm kesimlerinin her alanda eşit ve özgür yaşadığı; çocukların eşit, parasız, bilimsel ve laik eğitim alma imkanı yararlanabildiği; emekçilerin insanca çalışma ve yaşam koşullarına sahip olduğu; herkesin barış ve demokrasi içinde bir arada yaşayabildiği bir ülkeyi ancak örgütlü mücadelemizle kurabiliriz.
1 Mayıs'ta yalnızca haklarımız için değil, daha güzel bir gelecek için, eşit ve özgür bir yaşam için, barış ve demokrasi için omuz omuza olacağız! Eğitim Sen olarak çağrımızdır: Gelin, yalnızlık değil umudu büyütelim. Gelin, çaresizlik değil dayanışmayı büyütelim. Gelin, karanlığı değil aydınlığı büyütelim!
Gelin, emeğin, bilimin, barışın ve özgürlüğün sesi olalım!
Bu 1 Mayıs'ta emeğimize, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için; umutla, kararlılıkla, dayanışmayla Türkiye'nin dört bir yanında meydanları dolduruyoruz!
Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Emek, Demokrasi ve Özgürlük Mücadelemiz! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
“Kaderimiz ortak”
İşçi sendikaları adına konuşan GMİS Amasra Şube Başkanı Ümit Çınar ise konuşmasında şunları söyledi, “Bugün Emek ve Dayanışma günü Eşitlik. Özgürlük, Adalet, Barış ve Demokrasi için; Emeğin Gücüyle alanlardayız. 1 Mayıs bizim için bir takvim günün de ötesinde büyük bir anlam taşıyor. 1 Mayıs, emeğin, alın terinin, eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın tarihsel simgesidir. 1 Mayıs, biz emekçilerin birleşerek sömürüye, adaletsizliğe, güvencesizliğe ve yoksulluğa karşı sesini yükselttiği gündür. 1 Mayıs, işçi sınıfının mücadele ederek elde ettiği kazanımlarıyla, kararlılığıyla, dayanışmasıyla anlamlı kıldığı bir gündür.
Biz işçiler dil, din, irk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ayrımı olmaksızın, emek gücüyle yaşam mücadelesi verenler olarak, ortak taleplerinizi yüksek sesle dile getirmek için bugün burada bir kez daha bir araya geldik. Bugün burada olduğu gibi ülkemizin diğer şehirlerinde, dünyanın birçok yerinde, bizlerle aynı kadere sahip arkadaşlarımız, işçiler, emek dostları, hak ve özgürlük talepleriyle alanlardalar.
Bizim kaderimiz ortak. Biz, insanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyoruz. Taşeronda, güvencesiz, kuralsız çalışmak, ucuz işgücü olmak, iş kazalarında can vermek istemiyoruz.
“Topyekün hayatımızın karartılmasına karşı alanlardayız”
Bizler alın teriyle, haram lokma yemeden yaşam mücadelesi verenleriz. Bizler, tüm insanların refah ve huzur içinde kardeşçe yaşadığı bir dünyayı hayal ediyoruz. Burada "Ekmek, Barış, Özgürlük" sloganıyla bir araya geldik. Ekmeğin hakça bölüşümünün mücadelesini veriyoruz... İşin, ekmeğin olmadığı bir yerde sosyal barışın da olmayacağını biliyoruz. Emeğin baş tacı edildiği, her alanda demokrasinin geçerli olduğu bir düzen istiyoruz.
Sorunlara karşı mücadeleyi yükseltmek için tekrar bir aradayız. Kıdem tazminatımıza el uzatılmasına, haksız yere işten çıkarmalara, açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmaya, sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına ve topyekün hayatımızın karartılmasına karşı alanlardayız.
Eşitliği, barışı, kardeşliği ve özgürlüğü ülkemizde ve tüm dünyada egemen kılacak güç bizleriz Tüm kurum ve kurallarıyla demokrasi, ancak bizlerin mücadelesiyle sağlanabilir.
Bugün mücadele azmimizi bir kez daha haykırmak için buradayız. Bugün, 1 Mayıs 2025'te Emekçilerin yüzlerce yıl süren mücadeleler sonunda elde ettiği haklar ellerinden alınmak isteniyor. Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik özelleştiriliyor, sosyal devlet ortadan kaldırılıp yerine paranın egemen olduğu bir düzen kurulmak isteniyor. Denetimsizliği, kuralsızlaştırmayı, esnekleştirmeyi öneren bu politikalara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma koşulları, sosyal adalet, eşitlik, kardeşlik, barış ve özgürlük için her zamankinden daha kararlı şekilde mücadele edeceğiz.
“Alanlardan sesleniyoruz”
Ortak geleceğimizi birlikte barış içinde belirlemeliyiz. Toplumda ayrışma riski ortadan kaldırılmalı, kardeşlik bağıyla bu ülkenin tüm kesimleri ortak akıl çerçevesinde bir yol haritası belirlemelidir.
Ülkemizin çalkantılı siyasi tarihinde, darbelerden, muhtıralardan en fazla etkilenenler biz emekçiler olmuştur. Dünyanın farklı ülkelerinde ve ülkemizde de görüldüğü gibi, darbe dönemlerinde en fazla hak kaybına uğrayanlar emekçilerdir.
Emekçiler darbelerin en büyük düşmanı, demokrasinin en büyük dostudur. Tam demokrasinin sağlandığı ortamlar, işçi hak ve özgürlüklerinin yaşama alanıdır.
Savaşların olduğu coğrafyalarda insan hakları ve emek mücadelesinden söz edilemez; Gazze'de uzun zamandır süren insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalmayacağız.
Çocukların kadınların sivillerin katledildiği bu vahşete dur diyoruz Biz emekçiler savaşın değil barışın tarafındayız.
Savaş değil barış, yıkım değil dayanışma, ölüm değil yaşam istiyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesi, biz emekçilerin sürdürdüğü mücadelenin olmazsa olmazıdır.
TÜRK-İŞ olarak bu ilkeye hep sahip çıktık. Bizler, bütün işlemlerin hukuk ve demokrasi içinde yürütülmesinden yanayız Öncelikle masumiyet karinesine ve hukuki surece herkes saygılı olmalıdır.
Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde, her türlü görüşün, düşüncenin görsel ve yazılı bir şekilde dile getirilmesi ve dağıtılması için gerekli ortam sağlanmalıdır. Basın özgürlüğü demokratik yapının güvencesidir.
Uygulanan iktisat politikalarının temelinde insan ve istihdam olmalıdır. Güvenceli ve insan onuruna yaraşır iş koşullarında çalışmak bir ayrıcalık değil, en temel insan hakkıdır.
“İnsana yakışır geçim şartları sağlanmalıdır”
Kadınlar toplumsal yaşamın her alanında yer almalı, şiddetsiz ve güvenli çalışma ortamı sağlanmalı, mobing ve taciz son bulmalıdır. Toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılım, kadınlara karşı uygulanan şiddet döngüsünün kırılmasında büyük rol oynayacaktır.
Taşeron sorunu işçi statüsünde, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı kapsamında bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Kamuda çalışan taşeron işçiler alınmalıdır. Staj ve çıraklık mağdurlarının emeklilik sorunları çözülmelidir. Kamu kurumlarındaki geçici işçilik uygulaması, güvencesiz istihdamın bir türüdür. Bu koşullarda çalıştırılan işçiler güvenceli şekilde istihdam edilmelidir. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları önlenmelidir. Kayıtdışılık ülkemizin uzun soluklu ekonomik sorunlarından biridir ve hala devam etmektedir. Kayıtdışı sorunu çözülmeli, herkes kayıt altına alınmalıdır.
Kıdem tazminatı işçiler bakımından vazgeçilmez ve tartışılmaz bir haktır. Buna el uzatılması, ortadan kaldırılması ya da daraltılması yönündeki talepler gündeme dahi getirilmemelidir.
Asgari ücret birey değil, aile temelinde hesaplanmalı, insana yakışır geçim şartlarını sağlamalıdır.
Ücretli çalışanlar üzerindeki ağır vergi yükü düşürülmeli, vergi adaletsizliği giderilmelidir. 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçilerin sorunları bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır.
Bütün Toplu İş Sözleşmelerde olduğu gibi şu an hali hazırda görüşülmekte olan Kamu Toplu İş Sözleşmelerinin Konfederasyonlarımızın teklifleri dikkate alınarak, herkese insanca yaşayacağı şekilde bir ücret verilmelidir.
Engellilerin toplumsal yaşama tam uyum sağlamalarını sağlayacak kanuni ve fiili düzenlemelere hız verilmelidir. İşsizliğin pençesindeki milyonlarca genç için istihdam alanları sağlanmalı, nitelikli eğitim ve meslek edindirme programları desteklenmelidir. Beyin göçü bu ülkenin geleceğini çalmamalı Gençlerimizin umudu yurt dışında değil, kendi ülkesinde yeşermelidir.
“Bu gidişe hep birlikte dur diyoruz”
Tahrip edilen, yok edilen doğal ortam bizlerin de yok olması demektir. Ekonomik gelişme politikaları, dar bir çevrenin değil, tüm toplumun çıkarına göre belirlenmelidir. Dar çevrelerin kısa sürede elde edecekleri yüksek karlar uğruna, tekrar oluşumu onlarca, belki yüzlerce yıl sürecek doğal kaynakların tahribatına neden olacak uygulamalar kamu erki tarafından engellenmelidir. Tarım alanlarının imara açılması besin kaynaklarımızın ve geleceğimizin yok edilmesidir.
TÜRK-İŞ olarak; Bizler artık bu gidişe hep birlikte dur diyoruz. Biz sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz. Biz tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır, yaşama koşulları ve sendikal haklar istiyoruz. Biz özgürlükçü, adaletli barış içinde bir dünya ve ülke istiyoruz. İşçiler, emekçiler, esnaflar, emekliler, işsizler, yoksullar, kadınlar, gençler, öğrenciler, güzel yurdumuzun emek ve demokrasi sevdalıları 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü tüm emekçilere kutlu olsun. Yaşasın Türkiye işçi sınıfı, yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Türk-İŞ.”
Haber: Soner Boyacı-Erkan Hızoğlu