Yurtbay: 'McKinsey Türkiye'ye atanmış bir kayyumdur'

Saadet Partisi Bartın İl Başkanı Ünal Yurtbay gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 'Şeker Cargill'e, fındık Ferrero'ya, ekonomi de McKinsey'e emanet' diyen Yurtbay, yeni yasama yılında TBMM'den beklentilerini de açıklayarak 'Gücün hukuku değil, hukukun gücünü koruyan bir duruş ortaya koyulması gerektiğini ifade ederken 'Yolsuzluk ve israfın üstüne gidilmeli' ifadelerinde bulundu.

Yurtbay: 'McKinsey Türkiye'ye atanmış bir kayyumdur'

TBMM’de yeni yasama yılının başladığını ifade eden Saadet Partisi Bartın İl Başkanı Ünal Yurtbay, “Yeni yasama yılının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Milletvekilleri, yapacakları çalışmalarda bir kişinin değil, 81 milyonun temsilcisi olduklarını unutmamalıdırlar.” dedi.

“Adalet mekanizması kurulmalıdır”

Yeni yasama yılında TBMM’den beklentilerini de açıklayan Yurtbay, “Gücün hukuku değil, hukukun gücünü koruyan bir duruş ortaya koymalıdırlar. Hukukun üstünlüğü mutlak süreçte tesis edilmelidir. Etkiden ve önyargıdan arındırılmış bir adalet mekanizması kurulmalıdır. Kimse adalete güvenmiyor. Bunun yeniden tesisi için icra makamı bunu mutlaka çözmelidir. Adalet sistemi kurulmalıdır. Temel hak ve özgürlükler teminat altına alınmalıdır. Düşünce ve basın özgürlüğü kâmil manada sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

“Devlet yönetiminde liyakat esas alınmalı”

Ülkede barış ve huzur ortamını temin edecek bir dilin ve üslubun kullanılması gerektiğini, yolsuzluk ve israfın da üstüne gidilmesi gerektiğini kaydederek açıklamasını sürdüren Yurtbay, “Kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi meseleleri algılamayanları hemen hain diye itham ediyorlar. Bundan vazgeçmeleri gerekiyor. Bunda en büyük görev Cumhurbaşkanı’na ve partisine düşüyor. Bütün milletvekilleri yolsuzluk ve israfın üstüne gitmeli ve ülke kaynaklarının sıkı bir takipçisi olmalıdır. Devlet yönetiminde torpil değil, ehliyet ve liyakatin esas alınması mutlaka sağlanmalıdır. Parlamento’da her konu tartışılabiliyorsa bu dışarıya verilecek en ciddi mesajdır. Milli birlik ve beraberlik süreci başlatılmalıdır. Kardeşlik yurdu Türkiye için herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.” dedi. 

“McKinsey Türkiye’ye atanmış bir kayyumdur”

Yurtbay, ekonominin dış politikadan ayrı tartışılamayacağının da altını çizerek, “Bir ülkenin geleceğini bir kişiye bağlamak ne kadar yanlış ise bir ekonominin geleceğini dışarıdan gelecek bir şirkete bağlamak da o kadar yanlıştır. Geçmişte iktidarda bulunan arkadaşlar IMF’ye borçlarının kalmadığına ısrarla vurgu yapıyorlardı. IMF onlara demokrasinin üzerinde bir kılıç görevi görüyordu. Şimdi daha beteriyle karşı karşıya kaldık. Ekonomi yönetiminin ABD ile özdeşleşen McKinsey şirketine teslim edilmesiyle gördük. Herkes biliyor ki bu McKinsey basit bir şirket değil. 90 yıla yakın bir geçmişi var. Nerede bir acı olay varsa bu şirketin konuyla ilişkisi çıkıyor. Baştan söylüyoruz, McKinsey Türkiye’ye atanmış bir kayyumdur. Maalesef bu iktidar kayyumlarla ünlüdür. Geldiğimiz noktada yürütülen yanlış politikalar ile Türkiye’ye ABD’li bir şirkettin kayyum atanmasından dolayı üzüntü duyuyoruz. Türkiye buna layık değil!” dedi.

“Şeker Cargill’e, fındığı Ferrero’ya ve ekonomiyi de McKinsey’e emanet”

Tarım ve hayvancılığın da bitmiş durumda olduğunu söyleyen Yurtbay, “Ziraat Mühendisleri Odası raporuna göre, geçen yıl çiftçiye 12,7 milyar destek verilmişti. Tarım kanununa göre, milli gelirin yüzde 1’inden daha az destek verilemez. 35 milyar TL destek verilmesi gerekiyordu. Dışarıdan getirilen tarım ürünlerine ödenen fiyat 66 milyar TL. Yabancı çiftçiye bizim çiftçimizin iki katından daha fazla destek veriyoruz. Çiftçinin borcu son 15 yılda 90 kat artmıştır. Araziler ekilmiyor. Ama biz bütün tarım arazilerimizi ekeceğiz. Çiftçiye vergisiz mazot verirseniz, ABD ve AB’ye verdiğiniz paradan daha azına mal olur. Ancak şekeri Cargill’e, fındığı Ferrero’ya ve ekonomiyi de McKinsey’e emanet ederseniz böyle bir meseleniz olmaz. Fransa’da bir tarım fuarı tertipleniyor. Bu fuarın onur konuğu kim, tarımı dibe vurmuş Türkiye! Fransa, Türkiye’deki önemli bir bakana üstünlük nişanesi vermişti. Ondan sonra onun arkasına baktığımızda, 250 milyon dolarlık canlı hayvan ticaretinin olduğunu görmüştük. Umarız bizi ileride şoka sokacak bir gelişme yaşanmaz. Bizim üreticimize balya, bakana da nişane veriyorlar!” şeklinde konuştu.

“100 yıllık birikimlerimiz 15 yılda sıfırlandı”

Türkiye’nin çok ciddi problemlerle karşı karşıya kaldığını belirten Yurtbay, McKinsey üzerinden iktidara eleştirilerde bulunarak, “Bildiğimiz kadarıyla 2001 yılındaki krizde bu şirketin ve çevresindekilerin telkiniyle Tekel, Türk Telekom, TEDAŞ, TÜPRAŞ, PETKİM ve SEKA gibi varlıklarımız özelleştirildi. Bunlardan bir kısmı isabetli olabilir. Ama genel olarak baktığımızda hüsranla sonuçlandı. Telekom Türkiye’nin en büyük varlıklarından bir tanesiydi. Telekom özelleştirildikten sonra satıldı, içi boşaltıldı. Türkiye’nin en fazla vergi veren kurumu olan Telekom, şu an en borçlu kurumu haline geldi. Telekom’un Türkiye’ye maliyetinin 100 milyar liranın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Her özelleştirilen kurumun ayrı bir hikâyesi var. 100 yıllık birikimlerimiz 15 yılda sıfırlandı. Türkiye şu anda kâğıtta yüzde 100 bağımlı hale geldi. Türkiye’yi bu hale düşürenler hesap veremezler. Kâğıt krizi yüzünden kitap basılamaz ve gazete basılamaz hale geldi.” dedi.

“10 yıldır buğday fiyatlarına bir bakın”

Vatandaşın zamlarla boğuştuğunu ifade ederek açıklamalarına devam eden Yurtbay, “Zam vatandaşın boğazına geldi. Doğalgaza üç ay içinde yüzde 9 şeklinde, toplamda yüzde 30’un üzerinde zam geldi. Elektrikte benzer bir zam furyası var. Elektrikte şirketlere yapılan zamlar yüzde 50’leri buldu. Elektrik zammından etkilenen bir çok kesim var. Bugün herkes ekmek zammını konuşuyor. Fırıncı unu alıyor, işliyor, ekmek yapıyor. Son 10 yıldır buğday fiyatlarına bir bakın. Tarlasını sulatana yüzde 50 zam yaparsanız, çiftçi daha ucuz ürün üretemez. Ekmek fiyatlarını düşürmek fırıncının elinde değil.” dedi.