KADIN AVUKATLARDAN TEK YÜREK TEK SES

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yapan Bartın Barosu Kadın Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Arzu Kaptan, 6. Yargı Paketi ile kamuoyunun gündemine gelen nafaka hakkının süreye bağlanması ve boşanmalarda 'aile arabuluculuğu'nun getirilmesine ilişkin girişimlerin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Kaptan, kadınlar olarak 6284 sayılı Yasa ve nafaka hakkı dahil Medeni Yasa ile tanımlanmış haklardan ve kazanımlardan hiçbir koşulda vazgeçmeyeceklerini söyledi.

KADIN AVUKATLARDAN TEK YÜREK TEK SES

“Haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz!”

Bartın Barosuna bağlı kadın avukatlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Bartın Adliyesi önündeki açıklamaya Bartın Barosu Başkanı Ferhat Parlatır da katılarak kadın meslektaşlarına destek verdi. Bu yıl ki Dünya Kadınlar Gününü Ukrayna’da yaşanan savaş süreciyle karşıladıklarını ifade eden Kadın Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Arzu Kaptan “Tarih boyunca kadınlar, kadının insan haklarını ihlal eden düzenin değişmesi için mücadele elmiş ve bu mücadeleler sonucunda gerek yasalar gerek  uluslar arası sözleşmeler bağlamında birçok kazanımlar elde etmişlerdir. Ancak günümüzde dünyanın farklı yerlerde yaşanan savaşlar nedeniyle, kadınlar diğer haklarının yanında en temel hak olan yaşam haklarından dahi mahrum kalmaktadırlar. Bu sene 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü, Ukrayna’da yaşanan savaş süreciyle karşılıyoruz. Her  savaşta olduğu gibi bu savaşta da en çok kadınlar ve çocuklar mağdur olmakta ve yaşanan süreç, dünya barışını açıkça tebdil etmektedir. Bu durumu kabul etmiyor, tüm taraf devletleri evrensel barışa hizmet etmeye davet ediyoruz” dedi.

“Bütüncül politikaların oluşturulması gerekiyor”

Kadın cinayetlerinin kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik hale geldiğini kaydeden Kaptan  açıklamasına şöyle devam etti:

“Ülkemizde  ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, utanç verici bir şekilde giderek artan kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin, kadınların şüpheli ölümlerinin dehşetinde yaşanmaktadır. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet: münferit olaylar olarak değerlendirilemeyeceği gibi, çözümü de sadece yaptırımların artırılmasında değildir. Kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik hale gelen kadın cinayetlerinin önlenmesi için yasaların eksiksiz uygulanması, önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik bütüncül politikaların oluşturularak samimi takibinin yapılaması gerekmektedir.

“İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek kadınları daha da korumasız bırakmıştır”

Ülkemizde kadınlar; şiddeti her sene artan sistematik bir cinnetin kurbanı olurken, bu şiddet ve toplumsal cinnet haliyle hukuksal ve sosyolojik düzlemde topyekun mücadele yerine, kadınların yaşam ve özgürlüklerinin güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi'nden hukuka aykırı bir şekilde çekilme yoluna gitmek, maalesef kadınları daha da korumasız bırakmıştır. Bu hukuka aykırı işlemin iptali için vatandaşlar, sivil toplum örgütleri, barolar ve Türkiye Barolar Birliği tarafından açılan davaların yaşam hakkından yana  tutum alınarak iptal edileceğine inanıyoruz.

“Nafaka hakkının süreye bağlanması kabul edilemez”

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye ilişkin irade, bugün kadınların nafaka hakkı dahil olmak üzere Medeni Yasa’da yer alan birçok hakka da yönelmiştir. 6. Yargı Paketi ile kamuoyunun gündemine gelen nafaka hakkının süreye bağlanması ve boşanmalarda “aile arabuluculuğu”nun getirilmesine ilişkin kabul edilemez söylemler ve yasal girişimler, kadın kazanımlarının kaybına yol açacağı gibi kadınların yaşam haklarına da saldırı oluşturacaktır.

Nitekim, İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi yanında 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması, nafakanın tartışmaya açılması; toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olan, kadının özgür birey olduğunu kabul etmeyen zihniyete cesaret vererek kadına yönelik şiddetin artmasına zemin hazırlamıştır.

“Yasal haklarımızdan ve kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz”

Devletin her kademesindeki yetkilileri, kadın erkek eşitliğinden geri adım atarak toplumu dönüştürmeye yönelik girişimleri durdurmaya; medeni hakların kullanılmasında kadının karşısına çıkan engelleri ortadan kaldırmaya; Anayasalda yazılı olan Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve uluslararası sözleşmelere uyumlu politikalar üretmeye davet ediyoruz. Bizler; nafaka hakkımızdan, Medeni Yasa ile tanımlanmış haklarımızdan ve kazanımlarımızdan hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğimizin altım çizerek, bu hususları tartışmaya açmanın; şiddet olaylarının ve kadın cinayetlerinin artmasına yol açmaktan başka bir sonuç yaratmayacağını belirtiyoruz.Kadınların hak mücadeleleri sonucunda elde ettiği kazanmalarının kaybına yol açacak her türlü girişimin karşısında olacağımız gibi bu kazanımların silinmesine izin vermeyeceğimizi, Türkiye  Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) olarak açıkça beyan ediyoruz.

“6284 sayılı Yasa’ya dokunulmasın!”

“Kadın cinayetleri politiktir” diyor, bir kez daha Medeni Kanuna ve 6284 sayılı Yasa’ya dokunulmamasını yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların oluşturulmasını talep ediyoruz. Baroların kadın hakları komisyonları/merkezleri ve TÜBAKKOM olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin eşil ve özgür bireyleri olan kadınların insan haklarının ihlaline yol açacak her türlü yasal değişikliğin, uygulama ve anlayışın karşısında tüm kararlılığımız ve dayanışma duygularımızla mücadele edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

Açıklamanın sonunda ise Başkan Ferhat Parlatır kadın avukatlara çiçek hediye etti.